”Kürt’ün dinsiz PKK ile işi olmaz“mış!

Bu söz dün T.C. Başbakanı Sayın Tayyip Erdoĝan‘a aittir.
Kürd Halkı müslümandır, PKK ise sosyalist marksist bir örgüttür o halde müslüman kürd halkı marksist bir örgütün pesinden gitmemeliymiş!.

Peki kimin peşinde gitsin?
Laik kemalist bir zihniyetin peşinden mi?
Kürdlere katliam uygulayan bir CHP zihniyetinin arkasında mı?
Kürdleri baĝi, asi ilan edip onların katline cevaz veren müslüman türk hocalarının arkasından mı?

Daha önceleri eski iktidarlar, derin devlet –ki şimdi bazıları onlara ergenekon diye bahsediyor- şimdi ise yeni iktidar „kürdlere PKK’nin arkasından gitmekten başka yol bıraktılar mı?“
Bugün Kuzey Kurdistan‘da Kürd Halkının yarısı PKK‘ya destek veriyorsa, bunu PKK dindar veya dinsiz olduĝu için mi yapıyor, yoksa PKK alenen sözde Kürdlerin haklarını savunduĝu için mi?

1994 yılının Mayıs ayında gözaltında bulunuyordum, İşkence odasında komutan diye hitap ettikleri biri „PKK‘lı olmadıklarını söyleyen senin gibi kürdler bize yardımcı olsalardı biz bu terörü çoktan bitirmiştik ama aslında PKKnın içinde olmasanızda hepiniz PKK ile birlikte çalışıyorsunuz, hepinizin ana avrad din iman……! demişti.
Dedimki „aslında PKK ile bilerek ya da bilmiyerek siz çalışıyorsunuz.“
Bu söz daha aĝzımdayken ordakilerin hepsi birden üzerime çullandılar, tekme, tokat, jop küfür……

Durun durun durun! bir şey diyecem dedim. O kişi (komutan dedikleri) “durun“ dedi (gözlerimiz baĝlıydı lakin sesinden tanıyorduk ne de olsa hergün aynı kişiler saatlerce sorguluyor işkence yapıyorlardı.)
Durdular.
O şahıs “söyle bakim ne diyecektin?”
Dedimki “şu ana kadar bazen yanlış mı düşünüyorum, mevcut iktidar kendisine karşı savaşan bir güçle işbirliĝi yapmaz derdim, ama şimdi..”
O kişi „evet ya şimdi ya şimdi, şimdi ne düşünüyorsun“ diye sordu.
“Evet şimdi artık hiç şüphem yok” dedim.
Peki “nasıl” dedi.
Dedimki:
PKK’nin siyasi zihniyeti ne olursa olsun bir Kürd örgütü olarak biliniyor, tanınıyor. Senin benim çocuĝumuzdurlar, akrabamızdırlar, bu münasebetle kürde yabancı deĝil, herkesle rahatlıkla ilişki kurabilirler ve her eve girebilirler. Girdiĝi her evin adresini, ilişki kurdukları kişileri, hatta selam verdikleri ve istiyerek ya da istemiyerek kendlerine bir lira ile yardım edenlerin tümünü yazar, yakalandıkları zaman liste halinde size verdiklerini söylüyorsunuz. Doĝru mu?

O “evet doĝrudur.”
Militanların verdikleri adres ve isim listesinden hareketle adı geçen herkesi nezarette topluyorsunuz. Keyfi uygulamalar, işkenceler, küfürler. Çoĝu 15 gün aç susuz şu soĝuk betonun üzerinde kalıyor. Sonra mahkemeye çıkarılmadan medyayı çaĝırıyorsunuz, herkesi terörist ilan ediyorsunuz. Gazetelerde boy boy fotoları çıkıyor, Tv.ler haberlerde ballandıra ballandıra anlatıyor. Mahkemeye çıkarıldıktan sonra çoĝu beraat ediyor evine dönüyor.
Kimi gençleri de kampa gönderiyorsunuz.

Ben kamp deyince o kişi „o ne biçim laf ……oĝlu, hapse nasıl kamp diyorsun?“
Dedimki; “ben demiyorum siz diyorsunuz. Hergün sizin açıklamalarınız, hapsin içi PKK’ya aittir, hatta aĝaçtan silah yapmışlar, hapiste silahlı eĝitim bile görüyorlar”  diyen sizsiniz, sizin basınınız.
Geç onu, dedi
Geçtik.
Bu gençler dört ay kapmta eĝitim görüyor, kimisi altı ay mahkemeye çıkarılmıyor. Yine çoĝu ilk mahkemede tahliye oluyor ya da beraat ediyor.

Şimdi buraya getirip teşhir ettiĝiniz insanlara dönelim.
4-5 ay hapis yatan bir genç artık nerede iş bulabiliyor. Hangi işe başvursa savcılıktan getireceĝi sabıka kaydında „PKK’den dolayı 5 ay hapis yatmıştır” yazısı ile kim işe alır?
Göz altına aldıĝınız bir işçi, memur, öĝretmen, bir imam düşünün.
16. gün işçi işinin başına döndüĝü zaman patron, „kusura bakma ben yanımda terorist çalıştıramam” der kovar.
Amir memuruna aynı şeyi söyler, soruşturmalar, mahkemeler sürgünler başlar.
Bir öĝretmen bir daha çocuklara yaklaşabilir mi?
Veliler okulu basar, çocuklarımızı teröriste teslim edemeyiz der, hoş veliler olmasa da okul müdürleri zaten onları sınıfa almaz .
Bir imam camiye gidip namaz kıldırabilir mi?

Şimdi soruyorum size gerçekten siz PKK ile birlikte çalışıyormusunuz?
Ordakilerden biri “komutanım asalım mı” diye sordu.
Komutan “hayır adamın kafasına fazla vurmuşsunuz saçmalıyor, ne dediĝini bilmiyor, atın hücreye” demişti.
Ben güldüm “dedim bakın komutan da benimle aynı kanaatte“
O odam yine sordu „komutanım duyuyorsunuz adamı, dalga geçiyor asalım mı?
Komutan bu sefer baĝırdı „len o… çocuĝu komser, atın hücreye dedim konuşturmayın adamı, saçmalıyor“
Ve aldılar attılar hücreye bir dahaki sorgu ve işkence saatına kadar.

* * *

Ve aynen dediĝim gibi olay benim başımdan geçti.
1993 yılının Ramazan ayında da gözaltına alımış, 15 gün işkenceye maruz bırakılmış, 16. gün suçum yok diye beraat ederek evime dönmüştüm. O gece Tvlerde kendimi ve hakkımda  söylenenleri duyunca ben bile kendimden korkmuştum. Ev ahalisine gülerek “vay be analar ne yiĝitler doĝuruyormuşta siz farkında deĝilmişsiniz. Baksanıza Bütün ölüm fermanlarını, bombalama eylemlerinin emrini veren adamı devlet bile içeri atamıyor, şimdi ailesiyle evinde tvlerde kendini seyrediyor” demiş, hepimiz kahkahalarla gülmüştük.

Serbest bırakıldıĝım akşam teravih namazına gittiĝimde cemaatımın yarısı camiyi terketmişti. Hatta namazdan sonra çarşıya gidecektim, cami kapısında İmam-Hatip Lisesi müdür yardımcısı ile karşılaştık. Onu da aldım arabama, çarşıya doĝru inerken, yolda dediki “Hocam sizden önceki imam PKK militanı çıktı, gazeteler yazdı şimdi hapiste.”
Ben güldüm “hocam o imam benim işte hepsi yalandı” dedim.
Adam nerdeyse kendini pencereden dışarı atacaktı?
Daha sonra Rize’ye sürgünüm çıkarıldı. İkizdere müftülüĝüne vardıĝım sabah, müftü makamında oturan kişi daha selamımı almadan “o meşhur PKK imamı senmisin” diye sormuştu. Ben de “evet o meşhur PKK imamı benim” diye cevap vermekten başka bir söz bulamamıştım.)

Eskiden eski itidarlar, simdi de yeni iktidar „ya bendensiniz ya da PKK’dan“ siyasetini dayatıyor. Müslümanlık deseniz, (yani siyasal islami çizgiden bahsediyorum ) iki tarafta da yok, ama PKK kürddür bu yüzden tercih sebebi oluyor, zaten devlet de başka bir alternatif sunmuyor.

Şimdi size soruyorum Allah aşkına söyleyin Sayın Başbakan! Sizler Kürdlere PKK’nın peşinden gitmekten başka ne gibi bir yol bıraktınız?

Ha şunu da söyliyeyim Sayın Başbakan!..
„Eĝer buĝün hala PKK ile işi olmayan kürd varsa, hala PKK ile birlikte olmayan kürdler varsa bu sizin müslümanlıĝınızdan veya kürd halkına dostluĝunuzdan dolayı deĝil, PKK’nın o kürdlere göre yanlış bir siyasette olduĝu içindir. Dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak, ancak gün geçtikçe kaybeden taraf siz oluyorsunuz, haberiniz yok!…

Sayıları 5-10 kişiden 5-10 (oy verenler 3 milyonsa bunların oy veremeyeni ve çocuklarını da sayarsanız) milyona varmışsa bir örgütün yükseliş nedenini iyice anlayın ve artık bırakın şu bayat hikayeleri Allah aşkına! Kürdlerin haklarını verin ve lütüf! buyurun da kürdlerin kimin peşinden gideceĝine de Kürdler karar versin!….
Okuyucularıma saygılarımla.

M.Nureddin Yekta
06.12.2012

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir