Stalin’in tavuğu!

Bismihi Teala

İnsani diktatör yapan; çevresindeki kişiliksiz, hırsız, dolandırıcı, yaĝcı, yakalak, ikiyüzlü, munafık, namussuz insanlardır. Kişi bunların arasından sivrilir, kendisini kral, diktator ilan eder, ya da aklınca tanrıyla savaşır ve sonuçta tanrıyı aşar ve kendini tanrı ilan eder. Çevresini; kendi gibi düşünen veya kendi kullarıyla donatıp, etrafı yakıp yıkar, insanlara zülmeder ve böylelikte “Korku toplumu yaratarak” iktidarı elinde tutar.  

Bu sözüme misal teşkil edecek iki liderin söz ve icraatı:

1 – Kazım Karabekir diyorki: “10 Temmuz 1923’de Ankara istasyonundaki özel kalem binasında, parti nizamnamesini müzakereden sonra Atatürk ile yalnız kalarak hasbihallere başladık.
Dini ve namusu olanlar aç kalmaya mahkumdur!“ dediler. Kendisini Hilafete ve Saltanat makamına layık gören ve bu hususlarda teşebbüslerde bulunan, din ve namus lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta hutbe okuyan; benim, kapalı yerlerde başaçıklıĝımla latife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık teklifimi hoş görmeyen Mustafa Kemal Paşa, benim hayretle baktıĝımı görünce şu izahati verdi.
Dini ve namusu olanlar kazanamazlar! Fakir kalmaya mahkumdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün deĝildir. Bunun için, önce din ve namus telâkkisini kaldırmalıyız. Partiyi, bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz! Bu suretle kalkınma kolay ve çabuk olur!” (*)

Atatürk iktidarı tamamen eline geçirdikten sonra, çevresindeki dinsiz ve namussuzların Türkiye ve Kurdistan’da neler yaptıĝını hepimiz biliyoruz.

2 – Stalin’in tavuğu!

Lenin’in ölümünden sonra iktidarı ele geçiren Sovyetler Birliği diktatörü Stalin, en katı uygulamaları planladığı çalışma odasına, yakın çalışma arkadaşlarını toplamış sohbet ederken, bir ara ayağa kalkıp ellerini havaya kaldırarak herkesi susturur ve söze başlar:
“Saçını ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış dostlarım… Söyleyin bakalım, halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı? Böyle güçlü bir idare tesis etmek için nasıl davranmak gerekir?”

Orda bulunanlardan her biri birşey söyler: Kimisi adaletten, haktan, hukuktan, insan haklarından, demokrasiden söz eder. Kimisi, sertlikten,  sürgünden, sehpadan, hapisten bahseder.

Stalin, (**)  bu açıklamaların hiçbirini beğenmez ve ürpertici bir sesle şöyle der:

“Yönetimi ele geçiren hükümdarın ya da o güçteki bir liderin Tanrı’dan pek farkı yoktur. Halk onu öyle görür. Önce bunu bilin… Sonra, insanların karşınızda baş eğip durması için ne yapmanız gerektiğini bırakın da ben, şu beyinsiz kafalarınıza çivi gibi çakayım!”

Sonra ordaki askerlere emreder:
“Çabuk bana bir tavuk getirin!” der
Tavuk kapıp getirilir, Stalin tavuĝu canlı canlı yoldurur,  cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverir.
Zavallı tavuk içine düştüğü azaptan kaçıp kurtulayım derken bir o yana bir  bu yana kaçışır durur ve sonunda çaresiz, tüylerini yolduran Stalin’in bacakları arasına sığınıp saklanır. O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıkarıp yolunmuş tavuğun önüne tane tane atar. Yemlenen tavuk bundan sonra, Stalin nereye yönelse peşinden koşar!

İşte tarih boyunca kürd toplumuna yapılan da budur!.. Komşularımız, düşmanlarımız bize bunu hep uygulamıştır. Kim daha çok bu halka zülmetmişse, halk “kişiliksiz, hırsız, dolandırıcı, yaĝcı, yakalak, ikiyüzlü, munafık, namussuzların” sayesinde onun ayakları altına sıĝınıp kendini korumaya almaya çalışmıştır.

Sadece onlar mı?
Elbette hayır.
Feodal dönemde güçlü aşiretlerimiz ve daha sonra Hamidiye alayları.
Şimdi de siyasi güçlerimiz.

İttifaksızlıĝımız da bunun cabası. Bir örnek olarak 11 Şubat 2016 tarihinde Cizre ve Sur için Dortmund’da yapılan yürüyüşe Güney’den kimsenin katılmaması, kuzeyin de Kurdistan bayraĝının (Barzani bayraĝı diye) açılmasına izin vermemesi beni çok düşündürmüştür.

Kürd halkının yolunup tane tane yeme muhtac edilmesi Sur ve Cizre tarihi örnek olması açısından yeterlidir sanırım.

Daha fazla söze gerek var mı? Ders almak açısından yeterli sanırım…

Saygılarımla.

13.02.2016
M.Nureddin Yekta

————————————– —————————–
* İsmet Bozdaĝ’ın PAŞALAR KAVGASI adlı kitabı
**  Kızıl Kurdistani ortadan kaldıran kürdleri Rusyanın deĝişik yerlerine sürüp çoĝunu katleden, saĝ kalanları da perişan eden ve sosyalistlerimizin toz kondurmadıĝı dinsiz namussuz diktatör.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir