Kisaca Ebu Mansur el-Matüridî diye bilinen Ebu Mansur Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el-Matüridî, Maveraünnehirdeki Semerkant sehrinin Matürid köyünde dogmustur. Dogum tarihi konusunda kaynaklarda pek net bilgi bulunmamakla birlikte, tüm tarihçilerin ittifak ettikleri vefat tarihi 333/944e ve hocalarindan Muhammed bin Mukatil er-Razinin vefat tarihi olan 248/862 tarihine bakarak tahminen 238/853 yili kabul edilmektedir.
Matüridînin milliyeti hakkinda farkli görüsler mevcuttur: Bir iddiaya göre Türktür. Bazi yazarlara göre ise Medinenin meshur Ebu Eyyub el-Ensari ailesinden gelmektedir. Bu iddia Medinenin bazi Arap ailelerinin Semerkanta yerlesmis olmasi gerçegi ile teyid edilmektedir.
Matüridînin yasadigi devirde, Islâm dünyasinda merkezi otoriteyi temsil eden Abbasi devleti bu gücünü kaybettiginden birçok Islâm devletinin ortaya çiktigi görülmektedir. Bunlardan birisi olan Samaniler Devleti Maveraünnehir bölgesinde hâkim olmustur.
Islâm dünyasinda hicri ikinci asirdan itibaren bir taraftan akla dayanan felsefî ilimler tercüme ve telif yoluyla yayilirken, diger yandan yine akla ehemmiyet veren Mutezile ortaya çikmis ve akaid görüs ve kanaatlerini yaymaya baslamisti. Nakle bagliligi ve teslimiyeti siar edinen selef akidesi bu yeni cereyana karsi pek basarili olamiyordu. Halife Memun Mutezileyi resmi devlet görüsü yapmasi ile bu mezhep yayginlasmaya baslamisti.(218/833) Buna karsilik Islâm dünyasinda usül-üddin konusunda yeni izah tarzlarina ihtiyaç vardi. Bu yeni izah tarzlari nakle bagli kalmakla birlikte akla da ehemmiyet verecek selef metodu ile Mutezile mezhebinin iyi yanlarini birlestirmeliydi. Bu yeni ihtiyaci karsilayan ehl-i sünnet ilmi kelâmi ni olusturan, Maveraünnehirde Ebu Mansur el-Matüridi ve Irakta Ebu Hasan el-Esari (324/946) olmustur.
Matüridînin yetistigi cografya ve bu cografyaya hakim Samaniler hakkinda el-Makdisi (389/990) Bu bölge ilim ve âlimler yönünden zirveye ulasmis bir bölgedir. Ilim ve hayrin hazinesidir. Islâmin asilmaz muhkem kalesidir. Bu ülkede fakihler alimler, krallar seviyesine ulasmislardir demistir. Samaniler devleti (389/999) yikilincaya kadar ilim adamlarini korumus ve onlara destek olmustur. Iste böyle bir ortamda yasayan Imam el-Matüridînin de ilmi münakasalardan ve ilimden uzak kalmasi düsünülemezdi. Matüridînin hocalari imam Ebu Hanifinin talebelerinden olan Seyh Ebu Bekr Ahmed bin Ishak, Fakihü l-Semerkandî lakabiyla bilinen Ebu Nasr Ahmed bin El-Abbas, Nuseyr bin Yahya el-Belhî ve Rey kadisi olan Muhammed bin Mukatil er-Razidir.
Mensuplari tarafindan alemül-Hüdâ (Hidayet sancagi), Imamü-l Hüda (Hidayet önderi), Imamü-l Mütekellimin (Kelamcilarin lideri) gibi lakaplarla anilmasina ve çevresinde çok ün yapip sevilmesine ragmen ne tuhaftir ki pek çok tabakat ve mezhep tarihi kitaplarinda isminden bahsedilmemistir.
Imam el-Matüridî tahsilindeki ilmi silsile itibariyle Imam-i Azam Ebu Hanifinin görüslerine ve onun mezhebine uyarak nakil yaninda akla da büyük önem veren tutumunu benimsemistir. Gerek Semerkantta ve gerekse civarinda muhtelif firka ve mezhep ricaliyle giristigi münazara ve mücadelelerde büyük basarilar elde etmistir.
Matüridî, Karamitiler, Siiler ve Mutezile mezhebiyle mücadele etmistir. Mücadelenin en büyük bölümünü Mutezileye karsi yaptigi münazaralar teskil etmistir. Çagdaslarindan Ebul-Kasim Abdullah el-Kabi (vefati: 317/929) Bagdatta Mutezile akiminin basiydi. Matüridî Kitap el-Tevhid adli eserinde Kabinin görüsleriyle mücadele etmistir. Ayrica üç kitabina karsi da üç kitapla cevap vermistir.
Bu siralarda doguda Matüridî genel olarak Mutezililerle ve özel olarak da onlarin Bagdat grubuyla mücadele ederken, çagdaslarindan el-Esarinin de Irakta Mutezililerin Basra koluna karsi ayni görevi üstlendigini görüyoruz
Kelam tarihi boyunca yazilan eserlerde, Matüridînin eserlerinin tamaminin listesi yer almamistir. Ancak biz Istanbul Yüksel Islâm Enstitüsünde 1971 yilinda Ebu Masur el-Matüridî ve Tevilatül-Kurân konusunda ögretim tezi hazirlayan Muhammed Eroglunun taksim ve sirasina göre aktarmayi uygun buluyoruz:
Matüridî'in kelam, cedel ve firkalar hakkindaki eserleri: Kitap et-tevhid, Risâle fil-âkaid, Serhül fil-ekber, Reddü evailil-edille lil-Kâbî, Reddü tekzîbil cedel lilKâbî, Reddü usulil-hamse lilBâhilî, Reddü kitabil-imame li badir-ravafid, er-Redd alel-karâmita, Reddü kitabil-Kâbî fi vaîdil-füssâk, Beyanü vehmil Mutezile, Kitab el-makâlât, Kitâbu tefsiril-esma ves-sifat
Matüridînin usule dair eserleri: Meahizüserai fî usûlil-fikh, el-Cedel fi usûlil-fikh, Ed-Dürer fi usûlid-din, el-Usûl.
Matüridînin tefsir ve Kuran ilimlerine dair eserleri: Tevilatül-Kurân, Risâle fi mâ la yecûzül vakfu aleyhi fil Kurân
Matüridînin vasâya ve münâcâta dair eseri: Vasaya ve münacaat. Bunlarin disinda bir takim eserler de Matüridîye nisbet edilmektedir. Fakat bunlarin müellife nispetini degerlendirecek belgeler mevcut degildir.
Eşari ile Matüridînin ihtilaflari
Matüridî, Esari ile birlikte ehli sünneti temsil etmesi ve Mutezililerle mücadelelerinden dolayi fikirlerinde paralellik gözükmesine ragmen aralarinda ihtilaf mevcuttur. Bu ihtilaflarin sayisi bazi kaynaklarda 13 olarak telaffuz edilirken, bazilarinda 40, hatta 73e varan sayilarla ifade edilmektedir.
Matüridî ile Esari arasindaki baslica fikir ayriliklari sunlardir:
Cüzi irade:Esarilere göre cüzi iradeyi Allah yaratir. Matüridîlere göre ise cüzi iradeyi Allah yaratmaz
Hüsün ve kubuh:Esarilere göre hüsün ve kubuh, yani bir seyin iyi veya kötü oldugu aklen bilinemez. Hüsün ve kubuh , Allahin emir ve nehiyleriyle bilinir. Allah bir seyi emrettiyse o sey iyidir. Allah bir seyi yasak etti ise o sey kötüdür.
Matüridîlere göre ise hüsün ve kubuh akil ile idrak olunur. Emir ve nehiy bir seyin iyi veya kötü olduguna delalet eder. Herhangi bir sey iyi ise Allah onu emretmistir. Kötü ise Allah onu yasak etmistir.
Allahi tanima: Esariler, Allahi tanimanin seran vacip oldugunu söylerler. Matüridîler ise Allahi tanimanin aklen vacip oldugu fikrindedirler.
Tekvin: Esariler tekvini itibarî bir sifat olarak kabul ederler. Hakikî sifat olarak kabul etmezler. Matüridîler ise tekvinin, kudret ve irade gibi hakiki bir sifat oldugunu söylerler.
Kula gücü yetmeyecek seyleri teklif: Esarilere göre Allahin kula gücü yetmeyecek seyleri teklif etmesi caizdir. Mesela cisimleri yaratmak gibi. Matüridîlere göre ise Allahin kulun gücü yetmeyecegi seyleri ona teklif etmesi caiz degildir.
Illiyet ve hikmet: Esariler Allahin fiileri için sebep aranamaz der. Onun fiileri hikmet ile bagli da degildir. Çünkü Allah yaptigindan sorumlu degildir. Sorumlu olan kullardir.
Matüridîlere göre Allah abesten münezzehtir. Allahin fiilleri hikmeti icabi meydana gelir. Çünkü Allah Hakîmdir, Alîmdir. Allah tekvinî fiilerinde ve teklifî hükümlerinde hikmetini gösterdi ve irade etti. Hasili Allahin fiileri hikmeti ile baglidir ve fiiller bir sebebe baglidir. Bu Allahin abesle mesgul olmasinin icabidir. Allah yaptiklarindan sorumlu degildir.
Ezelde maduma hitap: Esariyeye göre maduma ezelde ilahî hitap taalluk eder. Buna göre Allah ezelde Mükellimdir. Matüridîyeye göre Allah ezelde Mükellim degildir. Çünkü maduma ezelde ilahi hitap taalluk etmez.
Esarilere göre nübüvvet için erkeklik sart degildir, kadinlar da nebi olabilirler. Nitekim Meryem, Asiye, Sare, Hacer, Havva ve Hz. Musanin annesi nebidirler.
Matüridîlere göre ise nübüvvetin sartlarindan birisi erkek olmaktir. Kadinlar nebi olamazlar.
9. Ibadetin ifasi: Esariler müslim olmayanin ibadetle mükellef oldugu reyindedir. Onlara göre gayri müslimler bu sebeple de ceza görürler. Matüridîler ise, müslim olmayanlarin ibadeti ifa ile mükellef almadiklari reyindedirler. Onlar küfürden dolayi ceza görürler ve fakat ibadeti ifa etmedikleri için cezaya çarptirilmazlar.
Irtidat: Esarilerce mürted yeniden imana dönerse amelleri de avdet eder. Matüridîlere göre ise mürted imana dönse de amelleri avdet etmez.
Tevbe-i yes: Esarilerce tevbe-i yes makbüldür. Maturilerce makbul degildir.
Kurân: Esarilerce Kurânin bazi âyetleri, bazilarindan büyüktür. Matüridîlere göre ise, büyük olamaz.
Mensuplari tarafindan Hidayet sancagi, Hidayet önderi, Kelamcilarin lideri gibi övgülere mazhar olan ve ve buna ragmen tabakat ve mezhep tarihi kitaplarinda isminden bahsedilmeyen Matüridî, hayati boyunca ehl-i sünnet akidesini ögretmek ve müdafaa etmek için çaba göstermistir. Gerek tamamen akla dayanan Mutezile ile, gerekse nakle dayanan selef akidelerinin iyi yönlerini birlestirmis ve ehl-i sünnet çizgisini muhafaza etmistir.