Malper/Anasayfa

M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

 

Dini Konular

 

Emri Maruf Nehyi Munker

Maruf: aklı selimin ve dinin iyi, güzel olduĝuna hükmettiĝi, Kitap ve Sünnet’e uygun olan hayır, fazilet, hak ve adalet gibi şeylerdir.
Münker ise; aklı selimin ve dinin çirkin ve kötü gördüĝü, saydıĝı, Kitap ve Sünnet’e aykırı olan şeylerdir. Bir başka tabirle münker; her çeşit şerr, rezalet, batıl ve zülümdür. Bunu misallerle açıklamak istersek diyebilirzki bir kimseye namaz kılmayı, oruç tutmayı, doĝru olmayı, herkese iyilik etmeyi, kimseye zarar vermemeyi telkin etmek, yüce dinimizin yapılmasını emir ve tavsiye ettiĝi hareketleri öĝretmek „emri bilmaruf“, zülmetmekten, zülme boyun eĝmekten kan dökmek, tefrika çıkarmak, taĝuti sisteme boyun eĝmek, zalim idarecilere itaat etmek, hırsızlık yapmak, yalan yere şehadet etmek, zina yapmak, içki içmek v.s. gibi Cenab-i Allah’ın yasakladıĝı, haram kıldıĝı ve kötü gördüĝü Allah’a isyana götüren hareketlerden vazgeçirmek te „Nehyi anilmunker“dir.

Eĝer çok kısa bir şekilde tarif edecek olursak; Emri bilmaruf iyiliĝi emretmek ilka etmek tavsiye etme, Nehyi anilmunker ise insanlıĝı kötülükten alıkoymak, vazgeçirmektir.

Bilindiĝi gibi yeryüzüne gönderilen insanoĝlunun bir yaratılış sebebi vardır, o da „Biz cinleri ve insanları ancak bize kulluk etsiner diye yarattık“ diyen ayette açıkça belirtilmiştir. O zaman insanın yaratılış gayesi belli ve kendisine verilen bunca nimetin karşılıĝında da istenen şeyler bellidir. Bir bakımdan insan oĝlunun yeryüzüne imtihan için geldiĝini de diyebiliriz. Yani dünya bir imtihan salonudur bir başka tabirle. O zaman yaptıklarına göre de ceza veya mükafat görmesi de kaçınılmazdır. Bunun içindirki Yüce Allah insana; aklı selim, vicdan ve insaf gibi, onu daima iyiye, güzele, hayra, adalete ve doĝruluĝa sevkeden duygular vermiştir. Bununla beraber insanda, kötüye, çirkine, zülme ve batıla sevkeden duygular da vardır. Bu zıt duygulara sahip olan insan daima eĝitilmeye muhtaçtır. İnsan bu ihtiyacı sebebiyledir ki; Cenab-i Allah ilk insan ve ilk Peygamber Hz.
Adem’den (a.s), son Peygamber Hz. Muhammed’e (a.s.) gelinceye kadar insanları irşad etmek üzere kitaplar ve Peygamberler göndermiştir. Peygamberlerin ümmetlerini ve hatta insanlıĝı uyarmaları, onları doĝru yola çaĝırmaları, bu yolda akıllara durgunluk verecek kadar eza ve cefalara katlanmalarının tek sebebi, onlara Hakk yolunu göstermek ve onları eĝitmekti, layık oldukları dereceye getirmekti!...

Bütün bunlar insanoĝlunun aklı ile doĝruyu bulabilecek, doĝruyu düşünebilecek fıtratta yaratılmış olması ile birlikte, telkinden etkilenmeye de daima müsait olduĝunu gösterir. Zira Cenab-i Allah Yüce Kitabında: (
وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَىٰ تَنْفَعُ الْمُؤْمِنِينَ)„Habibim, vaazu nasihat et, hatırlat, şüphesizki öĝüt, müminlere fayda verir“ (Zariyat/55) buyurmuş, Resuli Zişan (a.s.) da „Din nasihattır“ buyurmakla bu hakikate işaret etmişlerdir.


Deĝerli okuyucularım!

Emri bilmaruf ve Nehyi anilmunker, İslam Dininin genel esaslarından biri olup, cihad gibi, cenaze namazı gibi farzı kiyafedir. Bu konuda Kur’an’dan şu ayeti kerimeyi örnek gösterebiliriz. (
وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ) "İçinizde insanları hayra çaĝıracak, iyiliĝi emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar felaha (kurtuluşa) erenlerin ta kendileridir“ (Ali Imran/104)

Ayeti Kerime’de „bir topluluk bulunsun“ ibaresinden anlıyoruzki bir bölgede bu vazifeyi yapanlar felah bulmakla beraber, diĝerlerini de mesuliyetten kurtarırlar, aksine bu vazifeyi kimse yapmadıĝı takdirde, o bölgedeki bütün müslümanlar günahkar olurlar, zira farzı kifaye derecesinde olan bu mübarek görev bütün müslümanlara farzı ayn derecesine inmektdir.

Bu husuta her müslüman işe evvela kendi nefsinden başlamalı, önce kendisi farzlara devam etmeli ve haramdan kaçınmalı, nefsini terbiye etmelidir. Her insanın yapabileceĝi bu görevin, hayrın, iyiliĝin devamına ve yayılmasına sebep olacaktır. Bu husuta Peygamber efendimiz (a.s.) „Ademoĝlunun konuştuĝu her söz lehine deĝil belki aleyhinedir. Ancak emri bilmaruf ve nehyi anilmunker yaparken konuştuĝu sözler ile Allah’ı zikrettiĝi için lehinedir“, buyurmaktadır.

Yukarda da bahsettiĝimiz gibi insanları doĝru yola davet etmek, onları her türlü cismi ve manevi munkerden korumak farzdır, bir toplulukta yapanlar varsa görev yerine gelmiştir yapanlar yoksa bu görevden dolayı tüm müslümanlar sorumludur. Derecesi, durumu ne olursa olsun bütün müslümanların mükellef olduĝu bu görevi mutlaka yapmalıyız. Bugün bu görevi sözde yapan kuruluşlar olabilir, ancak bu kurumların Nassa göre görevi yapıp yapmadıklarına bakmalıyz. Mevcut sözde islam ülkelerini idare eden taĝuti sistemlerin güdümünde olan dini kurumlar bu görevlerini yerine getirmiyorlar, zaten onlardan bu görevi hakkıyla beklemek te saflıktır. Hakeza taĝuti sistemleri tasvip eden bazı kurumların da yönettiĝi islami cemaat, hizip ve örgütlerin de bu görevi tamamen yerine getirmeleri düşünülemez, çünkü bu tür kurumlar İslami deĝil küfrü ayakta tutan güçlerin birer uzantısıdırlar, o yüzden bu görev salih, muhlis müminlere düşmektedir.

Peygamberler insanlıĝa sadece getirdikleri mesajlarıyla algılanmamalı, onların bu meajı yayarken çektikleri eza ve cefaları gözönünde bulundurarak, bu yüce görevde aynen onları örnek alarak yürümeliyiz. Bilirsinizki Tevhidi yayma uĝrunda birçok peygamber sürülmüs, kimi şehid edilmis kimisine olmadık iftiralarla eziyet edilmiştir. Günümüzün müslümanı hiç rahatsız olmadan bu görevin ifa edileceĝini mi sanıyor!.. Allah’ın düşmanlarının hileleriyle parça parça olmuş bu ümmetin biran önce uyanması gerek, kendine gelmesi gerek!... Yüce Allah’tan gelen mesajı bir daha okuması ve hangi görevlerle görevlendirildiĝini bilmesi gerek! Unutmayalımki bu mesajla bir yaşam, (islami hayat) bütün insanlıĝa hizmettir, aksi takdirde toplum hiçbir zaman bunalımdan kurtulamıyacak, zülüm munker alabildiĝine devam edecektir, sonuçta tüm müslümanlar bundan sorumludur!..

Irki ve fikri ayrılıkları bir tarafa bırakarak Yüce Allah’tan gelen bu mesaja kulak verelim, emri bilmarufu yaşayıp yaşatalım ve insanlıĝı içine düşmüş olduĝu bu munker hayattan kurtarmaya çalışalım, görev çok büyüktür biliyorum ancak yapılan amel ve ibadet ne kadar büyükse karşılıĝında mükafat ta o kadar büyüktür, o zaman haydin hep birlikte görev başına!...

07.09.2003