Malper/Anasayfa

M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

 

Dini Konular

 

Hayırlı Mal ve İnfak
 
Beşerin tümünde, ister müslüman ister gayri müslim olsun herkeste, ama herkeste dünya malına karşı bir sevgi vardır.
Bu sevginin derecesi insanlarda farklıdır, kimilerde çok hatta her şeyden daha çok büyük bir sevgi varken, kimilerde de sadece kendisine ihtiyaç duyulduğ miktarda sevgi bulunmamaktadır. Dünya malına olan sevgi, kimi insanları hatta kimi güç ve devletleri zorbalığa, kabadayılığa, mafyalığa ve devletlerde de diğer devletleri işgal etmeye kadar götürür. Bu da yeryüzünde büyük zülümlerin oluşmasına sebebiyet verir. Peki dinimiz İslam’da mal sevgisi konusunda bir ölçü yokmudur? Elbetteki vardır.

Bu sevginin nasıl olacağını bütün hayatımızı planlıyan ve programlıyan İslam Dini, çok güzel bir şekilde tayin etmiştir. Dinimiz, helal yollardan kazanç sağlamayı daima teşvik etmiş, haramdan kaçınmayı da israrla nehyetmiş, yasaklamıştır. Bilmemiz gereken şuki "dünya hayatı bizi kalben kendisine bağlayıp ahiret hazırlığından alıkoymamalıdır." Bazı laiklerin iddia ettikleri gibi "İslam Dini hiçbir zaman terakki ve fende ilerlemenin aleyhinde olmamış, bilakis şiddetle teşvik etmiştir. Yakın tarihlere kadar bir göz gezdirecek olursak, bütün ilim adamlarının müslümanlar olduğunu ve müslümanlığın dünyada dört kıtaya hakim olduğunu görürüz. Fakat ne zamanki İslam’dan uzaklaştık, ecnebilere, batıya, avrupalılara benzemek istedik, işte o zaman bütün dünya milletlerinden geri kaldık ve kalmaya da devam ediyoruz.

Mal mülk ve saltanat ihtiyaç içindir, tapınmak için değil! Peygamber Efendimiz de malı severdi, Sahabe-i Kiram da malı severdi ama, o mal İslam’a hizmet ettiği içindi. Bir başka tabirle, İslam hizmetine sunulan malı severlerdi, diğer malın bır leşten farkı yoktu onlar için. Bakınız, Peygamberimiz Hz. Muhammed Allah yolunda cihad ve İslam’ın hakimiyeti için zaman zaman müslümanlardan yardım toplardı. Ve o devirde ki ona "Asrı Saadet Devri" diyoruz, öyle müslümanlar vardıki bütün mallarını Allah yolunda seve seve harcarlardı. Hatta bir seferinde müslümanlardan mal toplarken, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'e "ne getirdiniz?" diye sorduğunda; Hz. Ömer, malımın yarısını, Hz. Ebubekir ise, geride sadece Allah ve Resulünü bıraktım diye cevaplarını vermişlerdi. Bu gibi fedakarlıklar sayesindedırki Allah Resulü "ümmetimin imanı terazinin bir kefesine, Ebubekir'in imanı da diğer kefeye konulsa, Ebubekir'in imanı ağır gelecektir" buyurmuşlardır. İşte bu sayededırki bu gibi sahabeler daha dünyada iken cennetle müjdelenmişlerdir.

İnsan aleminin müstesna fertleri dünyada hayırlı mal sayesinde büyük mevkiler kazanırken, bazıları da hayırsız ve haram mal sayesinde şu imtihan diyarında karun misali "ben kendi ilmimle kazandım, malım beni kurtaracak" diyerek imtihanı kaybetmiş ve cehennemi boylamışlardır.
Tarihten örnekler vererek geçiştirmeden, kendimize bakalım! Eğer kendimizi yoklıyacak olursak, acaba Allah ve O'nun yolu için biz kendi malımızdan ne kadar fedakarlık yapabiliyoruz. Hz. Ebubekir'in fedakarlığının yüzde kaçını kendimizde gösterebiliriz? Asrı Saadet’te olduğu gibi bu asırda da İslam’ın ilerlemesi, Hakk'ın batıla galib gelmsi için maddi yönden, bedeni yönden acaba ne kadar fedakarlık gösterebiliriz?

Ne yazıkki Ebubekirleri artık göremiyoruz ama esefle belirteyimki karunlar ortalıkta çok türemiştir. Bunu toplumun hepsine kıyaslamadan, günde beş vakit namazını kılan müslümanlar, cami kapılarını dergah edinenler bile acaba İslam için ne kadar infak edebiliyorlar? Günde 5 Euroyu sigaraya verenler acaba ayda 5 Euro verip bir islami dergiyi alabiliyorlar mı? İstenmeden bile Allah yolunda sarfetmeleri gerekirken, istenildiği zamanlarda bile yüzce kaçının elleri ceplerine iniyor? Eğer böyle bir his bizde de görünüyorsa veya böyle bir teklifle karşı karşıya geldiğimizde ve biz mülkümüzden fedakarlık yapamıyorsak artık Ebubekirlere mi karunlara mı daha çok yakın olduğumuzu varın siz karar verin!..

İslam Dini; "Hiç ölmiyecekmişsin gibi dünyaya, yarın ölecekmişsin gibi de ahirete çalışmayı" buyururken, helal dairede mal kazanmayı ve haramdan kaçınmayı, aynı zamanda kazanılan maldan Allah rızası dairesinde harcamayı emretmiştir. Fakat şunu da bilelimki "kalp sadece Allah'ın zikredildiği yerdir. Buraya fani dünya malı degil, Allah sevgisi doldurulması gerekir. Bunun için dünya kesben degil, kalben terkedilmesi lazımdır!"

Değerli okuyucular!
Mal ve servet hayırlı işlerde kullanıldığı takdirde insanı hem dünyada hem de ahirette mesud eder. Şerli ve fena yollarda, habis menfaatler ve hevau-heves uğruna sarfedilen mallar ise felakete sebep olur, daima pişmanlık getirir. Olayları islamla, imanla selim akılla ölçemeyenler, saadetin sebeplerini hep malda, mülkte olduğunu sanırlar. Oysa asıl saadet malda değil, malı Allah için harcamadadır.

Yüce Allah, Kuran-i Kerim'de; Allah yolunda, din uğruna mallarını
sarfedenlerin mükafatını Bakara Suresinin 261-262 ayetlerinde şöyle beyan buyurmaktadır. (مَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ ۗ وَاللَّهُ يُضَاعِفُ لِمَنْ يَشَاءُ ۗ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ (261)

الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا أَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى ۙ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (262)

"Allah yolunda mallarını dağıtanların hali, toprağa atılan buğday tanesine benzerki, her başağı yüz taneli olmak üzere yedi başak çıkarır. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın rahmeti geniştir, ilmi sonsuzdur. O kimselerki Allah yolunda mallarını sarfederler, sonra da verdiklerini başa kakmayı, hatır incitmeyi reva görmezler. Bunların Rableri katında ecirleri, mükafatları olduğu gibi, onlar için ne korku var, ne de acı görecekler, güzel ve tatlı bir söz ve suç bağışlama ardında minnet olan sadakadan hayırlıdır. Allah Ganidir, Halimdir. (يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْأَذَىٰ)  Ey iman edenler yaptığınız iyilikleri minnetle, eziyetle bozmayınız." Bakara/264

Hz. Peygamberimiz de buyururlarki; "Her sabah gökten iki melek iner. Biri ya rabbi veren kuluna ver, gidenin yerini boş koyma. Diğeri ise; bencil olanın, hayra para sarfetmeyenin malını telef et diye dua ederler."

Günümüzde küfrün bir kara bulut gibi çöktüğü yeryüzünde İslam uğruna mücadele eden kardeşlerimiz vardır. Acaba onlara ne kadar maddi yardımlarda bulunuyoruz? Hesaba çekilemden önce kendimizi hesaba çekecek olursak, imtihanı verip vermiyeceğimizi kendimiz tahmin ederiz diye düşünüyorum.

Yüce Rabbime emanet olun.

Sayılarımla
25.04.2006