Malper/Anasayfa

M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

 

Dini Konular

İnsanların yaratılış veya kanun karşısında farkı nedir?

„Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Hiç şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Hiç şüphe yok Allah, bilendir, haber alandır.“ (Hucurat/13)
Genelde imanı zayıf ya da münkir insanların sorduĝu bir sor var. „Mademki insanlarım tümü bir ana ile bir babadan dünyaya gelmiş, türemişlerdir o zaman insanlar ya da topluluk veya milletler arasındaki farklılıklar niye, neden kimisi efendi kimisi köle ve neden kimisi zengin kimisi fakir v.s.“
Aslında soru çok yerinde ama günümüzdeki farklılıkların sebebi islam deĝil, toplumlar ya da devletler islamla idare edildiklerinden böyle bir farklılaşma meydana gelmiş deĝil, aksine toplum ve idare islamdan uzaklaştıĝı için aslında rahmet olan farklılıklar günümüzde azaba dönüşmüş durumda.
 
Yukarıya aldıĝımız Hucurat Suresi’nin 13. Ayetinde Cenab-i Allah pek açık bir şekilde ifade ediyor.
 
1- İnsanlar yaratılış itibariyle eşittirler. Aynı ana ve babadan olmalarına raĝmen, deĝişik dillerle konuşuyor, deĝişik renk ve sıfatlara sahip, deĝişik millet ve kabilelere bölünmüş insanlık toplumu eşittir.
Peki nerde?
 
Yaşamda
İnsan haklarında
Irkının ve kabilesinin özelliklerini muhafazada
Dilini kullanmada
İslama uygun kültür, örf ve adetlerini yaşama ve korumada
Ve buna benzer insan yaşantısıyla ilgili bütün konularda eşittir. Birine verilen haklar diĝer ırk ve kabilelere de verilmiştir, aralarında hiçbir fark yoktur. Farklı dil ve renklerde oluşları Yüce Allah’ın büyüklüĝünün alametlerindendir (Rum/22) Çok renklilik ve çok kültürlülük rahmettir, zenginliktir, çeşitliliktir, mozayiktir, yeterki insanlar bunu dürüst bir şekilde kullanabilsinler. Yeterki insanlar Allah’ın ayetlerinden olan farklılıkları rahmet olarak algılasınlar, o farklılıkları tanısınlar. Farklılıklar parçalanarak, birbiriyle çatışmak, çekişmek, daĝılmak, birbirinden ayrılıp kopmak için deĝil, hele üstünlük taslayarak birbirini boĝazlamak ve bir kısmını efendi diĝer kısmını köleleştirmek için deĝil!.. Aksine biribiriyle tanışıp kaynaşması içindir.
Tanışmak; bir ırk diĝer ırkın rengini, dilini, kültürünü tanımasıdır.
Tanışmak: bir ırkın diĝer diĝer ırkı enaz kendisi gibi bilmesi, ona saygı duyması, kendisine, ırkına, milletine istediĝini, arzu ettiĝini ona da istemesidir. Kendisine reva gördüĝü her şeyi diĝer din kardeşlerine de reva görmesi, kendi veya ırkı için istemediĝi hiçbir şeyi diĝer ırklara da istememesidir.
Burada kısmen bahsettiĝimiz konularda müslüman veya gayri müslim arasında fark yoktur. Çünkü Ayet “Ey insanlar” diye hitap etmekte, “ey müslümanlar veya müminler” diye deĝil!
 
Evet insanlar yaratılış itibariyle eşittir ve eşit haklara sahiptir dedik,. Ne yazıkki bazı ırklar zamanla deĝişik şekilde yaratılmayı farklı temellere dayandırarak kendisinden ayrı olanları farklı gören hatta kendisinden daha aşaĝı gören zihniyetlere sahip oldular. Bu da dünyada büyük zülümlere, işgallere, hak-hukuk ihlaline sebep olduĝu gibi müminlerde inanç üzerinde de olumsuz etkiler yaptı. “Ben farklıyım, ben iyiyim, ben hizmet edilmeye layıkım, ben herkesten daha çok cesurum, ben efendiyim başkası benim kölemdir” zihniyeti Kur’an’a tam ters zihniyetlerdir. Kimileri belki de farkında olmayarak bu konuda küfre kadar yakınlaşıyorlar.
 
Bu tür sapık düşüncelerin yeryüzünde büyük katliamlara sebep olduĝu hepimizin malumudur. Yakın zamanda Nagazaki ve Hiroşima’ya atılan bombalarla, Halepçe’de yapılan kürd katliamı insan zihinlerinden silinmeyecek kadar büyük örneklerdir. Örnekler sadece bunlar mı?
Yahudilerin İsrailoğullarını Allah'ın seçkin kulları olarak kabul etmeleri ve kendi dini emirlerinde bile İsrailoğullarından olmayanların haklarını ve seviyelerini, İsrailoğullarından daha aşağı tutmaları, Hindularda Kast sisteminin kurulması ve Brahmanların yüksek tabaka diĝer bütün insanların aşaĝı ve pis kabul edilmesi, Yecuc ve Mecuc ırkından Cengizhan’ın Orta Asya’da yaptıĝı büyük katliamlar, avrupalıların Amerika kıt'asına giderek Kızılderili’lere yaptıkları katliam ve jenosid ve benzerleri!..
 
2- İnsanlar farklıdır: Nerede? Elbetteki takvada!
Adem ve Havva’nın çocukları olmalarına raĝmen, deĝişik millet ve kabilelere ayrılan insanlar Allah nezdinde de farklıdırlar. Bu farklılık sadece takvadadır ve mükafat veya cezası da ahirette yine Allah tarafından takdir edilir. İnsanların takva derecesine göre bu dünyada muamele görmesi, birinin diĝerinden üstün kabul edilmesi sözkonusu deĝildir. Hak hukuk konusunda bir Halife ile bir kölenin farkı olmadıĝı gibi, bir beyazla siyahın veya bir kürdle türkün de farkı yoktur!..  Bunu en güzel bir şekilde izah eden yukardaki ayettir. „Hiç şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır.“
 
Bu konuda çok sayıda ayet ve hadis vardır. Yazının uzamaması için sadece birkaç tanesini nakledelim.

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ey Ebu Hureyre, verâ sahibi ol (harama götürme şüphesi olan şeylerden de kaçın) ki insanların Allah'a en iyi kulluk edeni olasın! Kanaatkârlığı esas al ki insanların Allah'a en iyi şükredeni olasın. Nefsin için sevdiğini insanlar için de sev ki (kâmil) mü'min olasın. Sana komşu olanlara iyi komşuluk et ki (kâmil bir) müslüman olasın. Gülmeyi az yap, zira çok gülmek kalbi öldürür." (Kutubis-Sitte Hadis No:7257)
 
Yine bir başka Hadis’te şöyle buyuruyor: "Hepiniz Adem'in çocuklarısınız. Adem de topraktan yaratılmıştır. İnsanlar ataları ile övünmeyi bıraksınlar yoksa, yüce Allah'ın katında pislik böceğinden daha değersiz hale gelirler." (Tefhimul Kur’an Hucurat/13)
 
Efendimiz Veda Haccı’nda da şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Dikkat edin, Rabbiniz birdir. Hiçbir Arabın Arap olmayana üstünlüğü yoktur ve hiçbir Arap olmayanın da hiçbir Araba üstünlüğü yoktur. Siyah renkte olanın hiçbir beyaz renkte olana, beyaz renkte olanın da hiçbir siyah renkte olana üstünlüğü yoktur. Üstünlükler ancak takva iledir. Şüphesiz ki Allah katında en değerliniz Allah'tan en çok sakınanınızdır. Dikkat edin, tebliğ ettim mi?" Hepsi de "Evet tebliğ ettin ya Rasulallah" dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz'de (s.a) , "Öyle ise burada olanlar olmayanlara bunları ulaştırsın" buyurdu." (Beyhaki) 

Sonuç:

İnsanlar takva yönüyle birbirinden farklı olsalar da, dünya hak-hukuk konusunda eşittirler. Bu konuda mümin yada münkir arasında fark yoktur. Birine iman etmediĝi için zülüm yapamazsınız, hakkına tecavüz edemezsiniz! Bir millet veya bir toplum sahip olduĝu her hakka diĝerleri de sahiptir. Bu hak Yüce Allah tarafından verilmiştir. Yerli ve yabancı taĝutlarının ittifakıyla 50-60 kusur devletciĝe bölünmüş islam diyarında ne yazıkki bu ayet kısmen de olsa uygulanmamaktadır. Bir kısım ırklar diĝer kısma zülmetmekte ve haklarını gasbetmektedir. Ne yazıkki kimisi bunu islam adına yapmakta ve en büyük iftirayı Allah’a etmektedir.
Evet, aslında islam anlayışına göre bütün müminlerin bir tek devlet çatısı altında olmaları gerektiĝi halde, kimi ırklar kendilerine özgü devletler kurmuşlardır, kimisi onlarcasını ve bazı ırklar ise bu haktan mahrumdur.
Eĝer bir ırkın devlet kurma hakkı varsa diĝerinin de vardır.
Eĝer bir ırk dilini serbestçe kullanabiliyorsa ve bunu kanunlarla teminat altın almışsa diĝer dillerin de aynı haktan yararlanması gerek.
Eĝer bir ırk her şeye sahipse, diĝeri ise çoĝundan mahrumsa bu Allah’ın adaletine ters düşer ve kanıtı da işte Ayeti Kerime.
 
„Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Hiç şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Hiç şüphe yok Allah, bilendir, haber alandır.“ (Hucurat/13)

Allah hepimizi Kitabın tümüne inananlardan eylesin.
M.Nureddin
 
08.02.2007