Malper/Anasayfa

M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

 

Dini Konular

Üç Aylarda oruç tutmanın Fazileti

Yüce Allah’a şükürler olsun ki, yeniden bizi bir rahmet iklimi olan mübarek üç aylara kavuşturmuştur.

Ramazan ayına hazırlık olarak Recep ve Şaban aylarını daha verimli olarak değerlendirmeliyiz. Hesaba çekilmeden önce kendimizi bir kez daha hesaba çekmeli, tövbe ve istiĝfar etmeli ve mümkün olabildiğince kendimizi günahlardan korumaya çalışmalıyız.

Günahlara dalmamak için biraz daha dikkatli davranmalı Recep ve Şaban vesilesi ile ibadet ve taat olarak çok yoğun geçecek olan Ramazan’a hazırlanmalıyız. Çünkü Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasad ayıdır.

Yıl; ağaç gibidir. Recep; ağacın yaprakları, Şaban; meyvelerin olgunlaşması, Ramazan ise olgunlaşmış olan meyvelerin toplanmasıdır diyebiliriz.

Malum dünyevi meşguliyetler bizi çok fazla yoruyor, kendimizi dünyevi işlere çok fazla kaptırıyor ve uhrevi görevlerimiz ikinci planda kalıyor.

Yüce Allah hem manevi hayattan uzaklaşmamızı önlemek hem de sıradanlaşan zamana ve hayata manevi bir canlılık katmak için bazı ay, hafta ve günlere özel bir değer atfetmiştir. Üç aylar bu açıdan önem kazanmaktadır.

Bu aylar, dua ve yakarışların Allah’a (cc) arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların yıkanması, yapılan ibadet ve taatlere verilen sevabın katlanması bakımından kaçırılmayacak bir fırsattır.

Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimizi kontrol etmeli, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah’ın (cc) huzurunda hakkımızda nasıl bir hüküm verileceğini düşünmeliyiz

Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylar olduĝunu unutmamalıyız.

İnsan hatasız değildir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “İnsanların hepsi hata edici ve günah işleyicidir. Hata edenlerin en hayırlısı ise, hatasını bilip tövbe edenlerdir” buyurmuşlardır.

Yüce Rabbimiz de Kur’an-ı Kerim’de:

“Ey Müminler! Hepiniz Allah’a (cc) tövbe ediniz ki felah bulasınız” buyurmaktadır.

Peygamberimiz üç aylar girince şöyle dua ederdi:

“ اللهم بارك لنا فى رجب و شعبان وبلغنا رمضان

“Allahümme bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan”

“Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi ramazana kavuştur.”

 “Recep Allah Tealanın, Şaban Benim, Ramazan ise ümmetimin ayıdır.”(Hadis-i Şerif)

Ömür su gibi akıp geçiyor, bunun farkına varabiliyor muyuz? İşte üç aylar bu akışı haber vermek üzere her yıl bir kez daha geliyor, bir kez daha kulaklarımızı kapımızın ziline basar gibi çınlatıyor.

Bu sesi duyabilenlere, bu ikazla kendini toparlayabilenlere müjdeler olsun!

Mübarek üç aylar içinde öyle feyizli geceler vardır ki, Allah (c.c.)’in sonsuz rahmeti bereketi bu gecelerde (daha fazla) yağmur gibi müminlerin üzerine iner.

Miraç kandili, dinimizin direği namazımızın müminlere farz olduğu bir mübarek gecedir.

Beraat kandili, Allah’a şirk koşmayan bütün inançlı kulların günahlarından kurtuldukları bir kurtuluş gecesidir.

Kadir Gecesi, İbadetle geçirilmiş bin aydan daha hayırlı bir gecedir.

İşte Üç Ayların faziletini artıran, bereketine bereketler katan bu gece ve gündüzleri iyi deĝerlendirmeliyiz.

“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.”  hadis-i şerifinin gereğini yapmalı kendimizi hesaba çekmeliyiz.

Durum muhakemesi ve muhasebesi yapmamız, tefekkür etmemiz, kendi dışımızda yaşayan din kardeşlerimizi düşünmemiz açısından önemlidir.

Çünkü mübarek gün ve gecelerin asıl kutsiyeti bizi nefis muhasebesine davet etmesi sebebiyledir. Bizler inananlar olarak bu davete icabet etmek durumundayız.

Kefaret ve kaza borcu olanlar bu aylarda oruçlarını tutabilirler.

Nafile namazlar, hayır ve hasenatlar çoğaltılabilir.

İbadetlerimize daha çok önem vermeli ve önceden göndereceĝimiz azıklarımızı çoĝaltmalıyız.

Rabbimiz “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”(Haşır, 59/18) buyurmaktadır.

Üç aylar mevsimi ve kandiller, bu ayetin gereği olarak yani yarınlarımız için hazırlık yapmak için bir fırsattır. Tabii ki kastımız bütün bir yaşamı üçaylar ile sınırlandırmak değil tam tersine biten enerjimizi, boşalan akümüzün yeniden doldurulması için bu İlahi feyiz ve bereketin zirve yaptığı zaman dilimlerinden en üst derecede istifade etmektir.

Her biri müminlerin şuurlanmalarına vesile olabilecek bu mübarek aylar, her sene müminlere hayatın büyük bir süratle akıp gittiğini haber vermek üzere gelen birer ikazcı niteliğindedir. Bu ikaza kulak verelim.

Bu üçaylarda geçen Mirca, Beraet ve Kadi gibi geceleri kandil geceleri olarak topluca ihya etmek Hicri üçüncü asırda genelde tasavvufi çevreler tarafından kutlanmaya başlanmıştır. Osmanlı da ise ilk kez 2. Selim zamanından itibaren minarelerde kandillerin yakılmaya başlamasıyla gelenek haline getirilmiştir.

Rabbim cümlemizi kendisine hakkıyla kulluk edenlerden eylesin! Amin

M.Nureddin yekta
08.04.2016