Malper/Anasayfa

M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

 

Dini Konular

Yüzleşme

Bildiĝimiz gibi Hac islamın beş şartından biri olup oraya yol bulan her müslümana farzdır. Burada ben Hacc’ın farzları, şartları ya da vacip ve sünnetleri üzerinde durmayacaĝım zira bu konu fıkıh kitaplarında detaylı bir şekilde izah edilmiştir. Ayrıca haccını yapanların günahlarının affedileceĝi yönünde birçok hadis de vardır. Sahih yada zayıf de olsa günahların affedileceĝi müjdesi güzel bir olaydır. Bir bakıma hac yapmak günahlardan temizlenmektir denilebilir. Bir başka tabirle haccetmek arlanmaktır.
Ben bu konuya da temas etmeyeceĝim. Benim demek istediĝim onyıllarca yönünü döndüĝü ve ancak hac esnasında bizzat görebildiĝin Kabe’dir. İnsan birden Kabey’i görünce ne olur ya da hangi hallere düşer. Bunun heyecanlı bir yönü var mı? İnsan ordayken ve daha önceki halleri arasında bir fark olabilir mi?

Günde beş vakit yönünü döndüĝün Kıblen Kabe'yi bir anda gördüĝün zaman elbetteki insanda büyük bir heyecan meydana geliyor. Ben bütün insanlar için demiyorum, zira ordada farklı farklı insanları görmek mümkün, hatta neye ve niçin geldiĝini bilemeyen birçok şaşkın da var ve yine hatta orada zalim devlet idarecilerine dua edenleri de gördüm, ancak Kabe’yi görüp adeta kendinden geçen insanlar da az deĝildi.

Ben burada iki olaydan bahsetmek isterim. Biri duyduĝum, birine de şahit olduĝum olaylar.
Derlerki Şeyh Şibli bir gece Kabe’yi tavaf ederken Hacerul-Esvedin yanında dua eden birine rastlamış. Kılık kıyafetinden uzaktan geldiĝi ve köylü olduĝu belli olan adam, ellerini kaldırmış şöyle dua ediyormuş.
“Ya Rabbim ben ta uzaklardan buraya geliyorum, iki defa geldim bana bir şey demeden çekip gittim ancak bu sefer bana bir şey demeden burdan gitmiyeceĝim.”
Şeyh Şibli bunu duyunca çok garipsemiş ve adamın yanına sokularak duasına iyice kulak vermiş. Adam yanaklarından Nisan yaĝmurları gibi dökülen gözyaşlarıyla duasına devam etmiş.
“Ya Rabbim acaba seni sevdiĝim kadar sen de beni seviyormusuuun?” diye feryad edince, Şibli diyor o anda Rukni Yemani’den sanki insan eline benzeyen bir el göründü gözüme, el adamın önün uzandı ve üzerinde “seni ezelden sevdik ebediyyen seveceĝiz” yazısı olan elin üzerine yaslanan adam birden yere düştü. Adamın başını kaldırıp baktıĝımda çoktan Allah’ın rahmetine kavuşmuştu ve tebessüm ederek bu son keresinde istediĝini elde ettiĝinin mutluluĝunu yaşıyordu. Ve alnında o malum yazı beliriyordu. “Seni ezelden sevdik ebediyyen seveceĝiz.”

Diĝeri ise; Kabeyi tavaf ederken seslice aĝlayarak “Yar Rabbim, ben aslında buraya niçin geldiĝimi de bilemiyorum ve çok şaşkınım, zira ben haccın da diĝer farzlar gibi bir farz olduĝunu ve namazı kılar gibi bu farzı da yerine getirip döneceĝimi düşünerek geldim ama burada gördümki buraya gelmek küçük bir haşir misali seninle yüzleşmekmiş, ama benim seninle süzleşmeye ne takatım var nede yüzüm tutuyor, zira ben çok günahkarım bu günehlarımla nasıl sana hesap vereceĝim, nasıl karşına çıkacaĝım, nasıl tutupta beni affet diyeceĝim buna hiç cesaretim yok, ben karşına çıkmaya hazır deĝilim, hele hesap vermeye hiç! Ya Rabbim ya beni ansızın yakaladıĝın gibi bu şekilde affet ya da bana karşına çıkabileceĝim bir durum için fırsat ver yoksa ben perişanımmmmm yoksa ben biçareyiiiiimmmmmmmm bana yardım et Allahım.” Diyordu.
Evet feryatlarla aĝlayan ve bu şekilde alışageldiĝimizin dışında dua edenler de vardı o güzel mekanda!

Cenabi Allah hepimize karşısına çıkakabilecek durumları nasip eylesin ve herkese ihlasla Kabeyi tavaf etmeyi müyesser kılsın.

2007-01-15

M.Nureddin Yekta