Aşırı dindarlar ve aşırı dinsizler
Keşke aşırı dindarlar Kafirun Suresinde olduĝu gibi sizin dininiz size,
benim dinim de bana hakikatına baĝlı kalsalar, kimsenin dinine, inancına,
karışmasalar. Gerçi Avrupada aşırı dindarlar genelde böyledir. Ve keşke
aşırı dinsizler de sadece dinsizlikleriyle yetinseler! Keşke beĝenmedikleri,
tasvip etmedikleri islami idare ve düşünceleri doĝru bir şekilde kavrasalar
ve islama, Allaha, Peygambere iftira etmeden, topyekun islama düşmanca
saldırmadan kendi fikirlerini izah etseler, eleştirilerini insanca yapsalar!.
İşte o zaman dünyanın hiç bir yerinde bu kadar huzursuzluk olmazdı. Eski
aşırı dinsizler ılımlaştılar ama onlara özenen, onlar gibi olmak istiyen ve
de özellikle meşhur olmak istiyen yeni aşırı dinsizler sahnede şimdi,
özellikle de kürdlerde!
Birileri çıkıpta yahu
aşırı dincileri duymuştuk ama aşırı dinsizler de nerden çıktı diyebilirler,
hatta kendi çapında haklı da olabilir, çünkü duydukları cümle hep aşırı
dinciler olmuş, belki de dinsizler bile duymamıştır, şimdi birden aşırı
dinsizler cümlesine rastlayınca şaşırabilir. Neden mi? Çünkü dinsizler,
imansızlar hiçbir zaman cesaret edip kendilerini dinsiz toplum, cemaat,
örgüt vs, ilan edememişler. Bugün en aşırı dinsizin nufüs cuzdanına bakın
din hanesine müslüman yazıyor, Ne gülünç deĝil mi demeyin sakın! Çünkü
aşırı dinsizlerde kendini saklamak esastır, yeri geldigi zaman demokrat
kesilirler, yeri geldiĝi zaman ateist, yeri geldigi zaman da müslümandır
elhamdullillah!.. Kuran dinler, mevlid dinler, ezan dinler, hatta camiye
gider!.. Kimbilir belki de abdestsiz namaz bile kılar, ama elebaşlarıyla
başbaşa kaldıĝı zaman işte o zaman dişini göterir.
Geçenlerde Hollandada üzücü bir olay oldu. Sinema yönetmeni Theo Van Gogh
bir saldırgan tarafından öldürüldü. Goghün ölümü memlekette büyük bir yankı
yaptı. Arkasında camilere, kiliselere saldırılar gerçekleşti. Ve demokrasi
havarileri hemen sayfa sayfa yazmaya başladılar, saldırı var, terörizm var,
bu ne zihniyet, bu ne kafa v.s. Bu her zaman böyle olmuştur. Bizim burda
üzerinde durmak istediĝimiz nokta Goghün ölümü deĝil tabi. Biz her türlü
saldırıya karşıyız, bu saldırı ister bedene, ister mala, ister inanca olsun.
Ama ne yazıkki her şey insanın isediĝi gibi olmuyor. Aşırılar her yerde
vardır, bir aşırı çıkar bir şekilde saldırır, diĝer aşırı da bir başka
şekilde. Nitekim Hollandada cereyan eden olay budur bize gelen haberlere
göre, ama bu bizim konumuz deĝil. Neticede saldırgan yakalanmış ve umarız
Hollanda devleti gerekli cezayı verecektir, ama biri çıkıpta acaba neden
öldürüldü diye sorabilir mi? Saldırgan ile saldırılan arasında başka bir
mesele varmıydı? Saldırılan saldırganı bir konuda tahrik etmiş midir?
Olay bir
provekasyon neticesinde mi olmuştur? V.s. Böyle buna benzer sorular nasıl
deĝerlendirilir? Belki de bu sorulara ve de verilecek cevaba en çok kürd
ateistleri, kürd islam düşmanları karşı çıkar ama yine de okuyucularımızdan
gelen yoĝun istek üzerine biz soralım?
Evet bu yönetmen neden
öldürüldü? Sanırım islam aleyhinde yaptıĝı bir filmden dolayı. Şimdi yine
demokrasi havarileri şahlanmasınlar! Yahu müslüman olmayan birinin islam
hakkındaki düşüncelerini açıklaması hakkı deĝilmi? diyebilirler.
Elbetteki müslüman olmayan birinin islam hakkındaki düsüncesini söylemesi,
yazması, hatta film yapması da onun hakkı. Bu hakkı kimse elinden alamaz,
zaten islamda esastır senin dinin sana benimki de bana diye, ama aşırı
dinsizlerin esas amaçları bu deĝil, onların amacı islama ve bu dine inanan
milyarlarca insana hakaret etmek, onların duygularıyla oynamak, onları
küçümsemek, onları aşaĝılamak! İşte burası yanlıştır. İslam hakkındaki
düşüncelerini açıklamak başka, Allaha, Peygambere, Kurana, iftira etmek
başkadır. Kadından bahsederken islam kadınını küçümsemek, onlara iftira
atmak, liderlerden bahsederken Peygambere küfretmek, Kurana saldırırken
Kuran ayetlerini çıplak bir fahişenin kıçına yazmak islam hakkındaki
düşüncelerini açıklamak mı yoksa islama ve tüm islam alemine hakaret etmek
mi? Bununla sözde bir hakikatı açıklamak mı gaye, yoksa provekatörlük
yaparak ortaya din savaşlarını çkarmaya çalışmak mı?
Özellikle Kürd ve Kurdistanlıların bu tür konulara dikkatli yaklaşmaları
gerek. Eĝer biz kürdsever olduĝumuzu söylüyorsak ve yeri geldiĝi zaman 50
milyon kürdden bahsediyorsak ve sözde mücadelemiz bu 50 milyon kürdün tümünü
kapsıyorsa ki bu sayının içine inanan kürdler de var, onların tabiriyle
aşırı dindarlar da var, bizim tabirimizle aşırı dinsizlerde varsa, o zaman
uĝruna mücadele verdiĝimiz bütün kürdleri sevelim sayalım, ve hepsinin
inançlarına saygı gösterelim, onları incitmeyelim, unutmayalımki inanmazsak
bile inananlar var o zaman onlara saygı duyalım.
Biz müslümanız ve islamın bütün emirlerine inanır, hepsini tasdik ederiz,
bununla beraber inanmayanlara da fikirlerinden dolayı saygımız var,
eleştirebilirler ancak eleştirirken yalanla, iftirayla inançlarımıza
saldırmasınlar, çünkü biz kimsenin inancına saldırmıyoruz. Dört yıla
yakındır yayındayız, bu güne kadar kürdler arasını açan hiçbir yazıya yer
vermedik, inanmayanlar hatta aşırı dinsizler olsalar bile kimseye
saldırmadık, umarız aşırı dinsizler de bunun farkındadırlar. Eĝer gerçekten
bu halkı seviyorsak her konuda titiz olmamız gerekmez mi? Ençok birlik ve
beraberliĝe muhtaç olduĝumuz dönemlerde bir de aşırı dindar ve aşırı
dinsizler meselesinden ayrılıĝa düşmeyelim. Unutmayalımki bizim de sabrımız
bir dereceye kadardır. Ulusal duygularımızı kullanarak, ajite yaparak
inançlarımıza kimsenin saldırma hakkı ve selahiyeti yoktur, yarın bu konudan
dolayı olası çıkacak bir ihtilaftan biz mesul deĝiliz. Biz tasavvutumuzu
koruduk, korumaya devam edeceĝiz, ama bu sadece bizi baĝlamıyor, bu sadece
bizim sorunumuz deĝil, herkesin bu konuda duyarlı olması gerek!..
Allahın selamı hidayete tabi olanlaradır.
12 Kasım 2004
M.Nureddin Yekta
|