Bazı Müslüman türkler bir türlü ırkçılıktan kurtulamıyor!
Kürde
fırsat verme ya rab, dehre sultan olmasın
Ayaĝını sıksın çarık asla iflah olmasın
Vur sopayı al ekmeĝi, karnı bile doymasın
Ol çeşmeden gavur içsin, kürde nasip olmasın
Yavuz Selim (Osmanli Padisahi)
Söze yukarıya
aldıĝımız bir şiirle başladık. Bu şiir, müslüman türklere göre halife olan
Yavuz Sultan Selime ait. Müslüman türklere göre dedik, çünkü ırkçı türkler
zaten islama, halifeliĝe ve ümmetçiliĝe karşıdırlar, zaman zaman islamı
aĝızlarına almaları bile asırlarca yaptıkları gibi yine saf müslümanları
kandırmak içindir. Osmanlı tarih boyunca aynen böyle yapmıştır, islamı
kullanarak, müslüman kardeşliĝi malzeme yaparak müslümanı müslümana kırdırıp
Osmanlı sınırlarını ve sömürgeciliĝini yaymışlardır. Örnek vermeye
kalkışırsak sanırım Yavuz Selim yeterlidir. İşte Yavuz Selim ve işgalcılıĝı
ve işte müslüman türklerin onu halife olarak meşrulaştırması.
Yazımızı, ırkçı türkçülerin turkcu.net sitesinden ve müslüman türklerin
enfal.de sitesinden aldıĝımız bazı paragraflarla açıklık getirmek istiyoruz.
Türk'e yarar saĝlayan bir kişi bi biçimde Türkçüdür zaten! Türkçe'ye sahip
çıkan, kültürümüze örf ve adetlermize sahip çıkan bir kişi zaten Türkçüdür!
Osmanlı döneminde de Türkçüler vardır... Yavuz Sultan Selim Han da onlardan
bi tanesidir!
Ben hiçbir ülkücünün, Hun tarihi, Gök Türk tarihinden bahsettiĝini duymadım.
Ve bu sentezcilerde meşhur bir söz vardır! "Türkler, islam ile şereflendi"
Yahu Türkler islamdan önce şerefsizmiydi?
Türkler mi islamla şereflendi, yoksa islam mi Türklerle? Aceba Türkler
olmasaydı, islam arabın çölünden çıkabilecekmiydi? (turkcu.netten)
Evet türk ırkçılarının bu ve benzeri sayfalarda yazdıkları çok ilginç sözler
var. Gerek ırkçı ve gerekse de müslüman türkler genelde Anadoluya geldikten
sonraki kahramanlıklarını dile getirirler ve onunla övünürler. Kimisi islama
şeref verdiĝini, kimisi de yaptıkları katliamları, ortadan kaldırdıkları
islami devletleri, zorla ele geçirdikleri hilafeti islam adına
yapıldıĝının kılıfını buluyorlar. Yani türkler ne yapmışsa meşrudur ve
islama hizmettir, bunun aksini iddia etmek ya islama ihanettir yada türklüĝe!
İşte en radikal müslümanların sitesinden Yavuzun katliamlarına bir kılıf ve
o katili, o katliamcıyı meşru halife olarak kabul etmek ve lanse ettirmek.
Sert
tabiatlı ve cesurdu.
Bu yüzden
muharebeyi çok severdi. İran'a yaptıĝı seferde Şah İsmail'i
12 saatte perişan etti. Şah İsmail'in iki karısı da esir oldu. Ordugâhtaki
hazine ve altın taht ele geçirildi. İran'ın o zamanki başşehri Tebriz'e
girdi
Adana, Gaziantep, Hatay, Urfa, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Muş,
Bingöl, Bitlis, Tunceli vilâyetlerini Osmanlı topraklarına kattı. Dulkadir
Beyliĝi'ni, Musul, Kerkük ve Erbil'i Osmanlı hudutlarına dahil etti. Eyyübi
Melikliĝi'ni aldı. 1516'da Mısır seferine çıktı. 27 Temmuz'da
Ramazanoĝulları Beyliĝi'ni ilhak etti. 24 Aĝustos'ta Mısır Memlükleri ile
Mercidabık Ovasında karşılaştı. Memlükleri kesin bir şekilde maĝlub etti.
28
Aĝustos'ta Haleb'e girdi. 29 Aĝustos 1516'da bütün mukaddes emanetler
İstanbul'a getirildi.
Suriye,
Lübnan ve Filistin tamamen fethedildi. 22 Ocak 1517'de
Memlükleri Ridaniye'de tekrar yendi ve Kahire fethedildi. Yavuz, Memlük
sultanının cenazesini bizzat omuzlarında taşıdı. Kahire'nin fethinden sonra
İstanbul'a gelen Mısır ulemâsı ile, Türk ulemâsı Yavuz'un halife olmasını
kararlaştırdı. Tahtı devraldıĝında 2.375.000 km. kare olan Osmanlı
topraklarını 6.557.000 km. kareye çıkarmıştır. Bu büyük fütuhatı ise sadece
4 seneye sıĝdırmıştır. (enfal.deden)
Aslında yukarıya aktardıĝımız paragraflara birşey ilave etmeye de gerek yok,
ancak bazı saf müslümanların (kürdler) Osmanlının nasıl kurulduĝunu, hangi
temel esasları kabul ettiĝini, amacının islama hizmet mi yoksa islami
türkçülüĝe hizmet eden sistem haline getirmek mi olduĝunu anlamaları
açısından ve de Osmanlının islam idaresi adı altında ne kadar katliam
yaptıĝını, diĝer ırklara ne kadar düşman olduĝunu, işgal ettikleri
topraklara nasıl bir istila kılıfı bulduklarını v.s. kirli siyasetine bir
izahat vermek açısından bir kaç cümle ilave edelim.
Bir kere türk tarihini yazan türkçü tarihçilerin hiçbiri Osmanlının bu kadar
yayılmasında devletin gerçek siyasetini yazmamaktadırlar. Irkçılar buna ayrı
kılıf bulurken, islamcıları da islam adına yapıldıĝını izah etmeye
çalışıyorlar, oysa durum tam aksinedir.
Şimdi müslümanlarından bazı sorular soralım.
Osmanlının yayılmacı, işgalcı savaşlarına sefer ya da fetih denir mi?
Osmanlının islam topraklarını işgal ettiĝi sıralarda o topraklarda kimler
vardı ve devlet idaresi neydi?
Türkler katır ve eşek sırtında Ortadoĝu ve Anadoluya gelmeden önce o
topraklarda zaten islami bir sistem vardı. Sahabeler İstanbul surlarına
kadar dayanmışlardı!..
Mesela Eba
Eyyubul Ensari!.. 750 yılında Çin hududlarında Talas savaşında türkler
müslümanların adını duydukları zaman Ortadoĝunun tamamı müslüman olmuştu
bile!.. Beşikçinin de yazdıĝı gibi türkler 1070 yıllarında Anadoluya
geldikleri zaman baktılar ki buranın halkı müslümandır. Müslümanlık ve islam
kardeşliĝi rolünü oynayarak yer edindiler
Bakıyoruz ki ilk önce (Malazgirtte) kürdlerle tanışıyorlar, kardeşlik adı
altında onlardan destek alarak anadoluya girmeye çalışıyorlar. Rum
topraklarına kürdlerin sayesinde yerleşiyorlar. Gel gelelimki Rum
topraklarında iyice güçlendikten sonra sınırlarını ta Kurdistana kadar
yayıyorlar. 1514 yılında Çaldıranda yine kürdlerin desteĝiyle İranı
yeniyorlar. Ne yazıkki kürdler kardeşlik adına türklere verdikleri desteĝin
mükafatını daha sonra asırlarca katliamlarla ödemek zorunda kalıyorlar.
Hiçbir tarihçi Kurdistan topraklarının silah zoruyla yada savaşla Osmanlıya
baĝlandıĝını iddia edemez. Yavuz Selimin Kürd lider İdrisi Bitlisi ile
yaptıĝı antlaşma neticesinde Kurdistan gönüllü bir birlikteliĝi kabul ediyor
ve Osmanlıyla birleşiyor. Altıyüz kusur senedir kürdler Bitlisinin yaptıĝı
(kimisine göre) hatanın cezasını çekiyorlar. Tıpkı son zamanlarda dem-cumla
(demokratik cumhuriyte projesi) gönüllü birlikteliĝi savunan bazı kürdlerin
bilerek ya da bilmiyerek yaptıkları hatayla bir altıyüz sene daha kürdleri
ceza çekmeye mahkum edilmesini istedikleri gibi!
Kardeşlik adı altında
kürdleri kandıran Katil Yavuz daha sonra yukarıya kaydettiĝimiz şiiriyle
kürdlere düşmanlıĝını nasıl kustuĝunu görmekteyiz.
Özetlemek gerekirse: Osmanlı bir Hilafet devleti deĝil, yayılmacı, işgalcı,
katliamcı ve sinsice ırkçılık yapan bir idare sistemidir. İslam topraklarını
zorla işgal etmiş, yüzbinlerce müslümanın kanına girmiş katil bir devlettir.
İşgal ettikleri yerlerde acımasızca insanları katletmiş, yeraltı ve yerüstü
zenginlik kaynaklarını talan etmiştir, taşinabilir ne kadar altın, hazine ve
deĝerli menkul eşya varsa hepsini taşımıştır, elkoymuştur. Bunlar iddia
deĝil, hepsi türk tarihlerinde vardır, yukarda örneĝini verdik. Memluk
devleti islami bir devletti, Mısır islam topraĝıydı,
onun fethi de ne demek
oluyor? Fetih; müslüman olmayan ama saldırgan bir devleti (ya da topraĝı)
islama baĝlamaktır. Sefer; Peygamberimiz ve Raşid Halifelerin, islam
devletini korumak amacıyla saldırgan darul harb memleketlerini zararsız
hale getirmek için yaptıkları savaşların adıdır, kim diyebilirki siz kalkın
yüzbinlerce ordunuzla müslüman devlet ve milletlerini işgal edin,
yüzbinlercesini kılıçtan geçirin, tacını tahtını, topraĝını, namusunu esir
alın, onları cariye olarak kullanın ve buna da islama hizmet adı altında
sefer ya da fetih deyin!.. Dalkavuk ve esir bazı ulemanın zoraki
fetvalarıyla kendinizi Halife ilan edin!.. Osmanlı padişahları tahtlarını
devam ettirmek için başka sultan ve halkı katlettikleri gibi, öz
kardeşlerini bile hatta beşikteki kardeşini bile katletmişlerdir, ne yazıkki
zamanın dalkavuk şeyhul-islamları buna da birer fetva vermişlerdi. Tıpkı
Sultan Mehmedin beşikteki kardeşini öldürttüĝü gibi.
Osmanlı devlet zihniyeti bazı Türk devlet idarecilerinde hala devam
etmektedir. Örneĝin 120 bin Kıbrıs türküne, 160 bin Irak türkmenlerine
devleti istiyen Türkiye idarecileri dörde bölünen 40 milyon kürde deĝil
devlet, federasyonun bile verilmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
Yavuzun şiirle kustuĝu düşmanlıklarını bazı idarecilerin demeçlerinden
rahatça anlayabiliyoruz.
Şöyle dönüp bir daha tarihe bakarsak, Arabistan (arapların Asyadaki tüm
bölgeler) ve Mısır ele geçirilinceye kadar kaç bin müslüman katledildi,
neden?
2004.03.19
M.Nureddin
Yekta
|