Bir korku girmeyiversin insanın içine yoksa!...
Korku nedir diye hiç kendimizden sorduk mu
şimdiye kadar acaba? İnsanlar neden korkuyorlar ve niçin korkuyorlar? Yüce
Allah Kuran-ı Kerimin birçok yerinde korkudan ve ümitten bahsetmektedir.
Demekki insan hayatında korku ve ümidin çok büyük bir yeri vardır. Esas
korkulması gereken tek bir şey var, o da Yüce Allahtır ama günümüzün
insanlarının çoĝu Allahtan deĝilde, dünya hayatıyla baĝlantılı şeylerden
korkmaktadırlar.
Herkesin korkusu fark olduĝu gibi korkulan
şeyler de farklı farklıdır. Kimisi sevgilim elimden gider diye korkuyor,
kimisi ailem elden gidiyor, kimisi makamım elden gidiyor, kimisi devletim
elimden gidiyor diye korkuyorlar, kimisi de sahtekarlığım ortaya çıkar,
zülmettiklerim ortaya çıkar, benden hesap sorarlar diye korkuyor. Misalleri
çoĝaltabiliriz ancak bu kadarı yeter diye düşünüyorum.
Korkuyla ümit bir arada olursa insan daha
huzurlu olur, hiç olmazsa korkulan başına gelse bile bir sonraki hayatı
döneminde ümit ettiĝi şeyler olmalı. Bir mazlum ölümden korkarsa da ölümden
sonra kavuşaçaĝı güzel şeyler ümit ediyor, ya bir zalimin ne ümidi
olabilirki?
O zaman herkeste korku vardır desekte, zalimler daha çok
korkarlar. Çünkü zülmün sonunun olmadıĝını onlar da biliyor, enazından
kendilerinden önceki zalimlerin akibetlerini okumuş, dinlemişlerdir. O
yüzden zalimlerde ümitsiz korku çok beterdir. Bir girmeyiversin içine
insanın, yoksa insanı perişan eder, insanı yakar öldürür. İnsanı insanlıktan
çıkarır bazen, o yüzdendirki zalimler ecellerinin yaklaştıĝını
hissetiklerinde daha çok barbar, daha çok saldırgan, daha çok acımasız, daha
çok insani duygulardan mahrum olur, adeta kudururlar, hatta kuduz mikrobunu
almadan bile. Saĝa sola tehditler savururlar, küfrederler, normalde bir
insanın aĝzına alamadıĝı küfürleri sıralayıp durular. Kimseyi tanımazlar,
kimsenin şahsiyetine, makamına, kimliĝine hürmet göstermezler! Neden mi?
Çünkü zülümlerinin sonu yavaş yavaş yaklaşıyor, bunu hissediyorlar.
Bir baba düşünün yıllarca ailesini kandırmış,
uyutmuş, çoluk çocuĝunu çalıştırarak onların sırtından geçinmiş, ama
çoçuklar iyice büyüyüp hayatı anladıktan sonra babayı bir korku alır, çünkü
artık hilebazlıĝın sonu gelmiştir.
Bir muhtar düşünün yıllarca köylüyü birbirine
karşı kullanmış, hasangillerle husogili, aligillerle veligili kendisine
baĝlamış, böylece her seçimde kendisi makama geçmiştir, ancak zaman deĝişmiş
ve tahsilli köy gençleri çoĝalmıştır. Artık muhtarın hilebazlıĝı sökmez
olmuşur, işte o zaman muhtarı bir korku sarar ve ne onu hasangiller ne de
aligiller koruyamaz olur.
Bir devlet idaresi düşünün, orada deĝişik
kavimler, milletler yaşamaktadır, ancak idare bir azınlıĝın elinde. Azınlık
birlikte yaşayan halkları sürekli birbirine karşı kullanmış, savaştırmış ve
kendisine baĝlamıştır. Kimi zaman kardeşlik ajitasyonunu yaparak etrafını
güçlendirmis, kimi zaman diĝer halkları da yanına alarak bazılarını katliama
tabi tutmuş, zülmetmiştir. Ancak deĝişen dünya şartlarında öyle bir noktaya
gelinmişki o devlet içerisinde herkes herkesi tanır olmuştur ve
o devlet
idarecisi, artık hilelerle idaresini devam ettiremiyeceĝini anlamıştır. İşte o
zaman idareyi alır bir korku, içine girer, sarar bütün vücudunu, yakar
ciĝerini ve işte o zaman bu devlet idarecileri saldırganlaşır, azar, tuĝyan eder, saĝa
sola saldırır, gözlerini kan bürer, kimseyi tanımaz olur, Allahı bile
unutur ve işte o zaman zülmünün sonu geliyor demektir
Tarihte bunun örnekleri çoktur, nice
imparatorluklar kuruldu, yayıldı, etrafıni istila etti, zülmetti ve tarih
sahnesinden silinip gitti, adları bile duyulmaz oldu!. Şimdi bakıyoruz
birçok yerde aynı korkular var, bunu saldırganlaşmalarından anlıyoruz.
Anlıyoruzki sonlarının yakınlaştıĝını, tıpki önceki zalimler gibi!
Korkuyor, ya hilelerle kurduĝum düzen son
buluyorsa, ya birgün idarem elden gidiyorsa, ya (onun tabiriyle) devletime
birşey olursa!...
Bu korkuyla yaşamak kolay mı sanırsınız?
Bir de ümit içinde geleceĝe bakan mazlumlar
var, korkuyla ümidi bir arada yaşayan! Zalimler her şeyim elden gider diye
korkarken, onlar benim de her şeyim olur diye bir ümit içerisindedirler.
İkisinin arasındaki farkı hissedebiliyor muyuz?
Saldırganlaşmanın, azmanın, kimseye faydası
olmaz, zarari kendisinedir. Ne demişler keskin sirke küpüne zarar verir.
Korkunun da ecele faydası olmaz, vaadi doldu mu çeker gidersin! Arkanda
Allah rahmet eylesin diyenleri de olabilir mi bilmem ama, en güzel bilinen
şeyin zülmün sonunun olmadıĝıdır
Örnek mi?
Sanırım Saddam ve saltanatı şu an için yeterli.
Akibeti diĝer zalimlerin başına.
Muhammed Nureddin Yekta
26.02.2007 |