Hakkaride on bin insan!
İki gündür Türk Medyasında çıkan haberlerin başlıkları Hakkaride on bin
Hakkarili PKK eylemlerine karşı yürüyüş düzenledidir!..
Diĝer haberlerin tümünde verdikleri rakamlar hiçbir zaman birbirini
tutmazken, Türk medyasının Hakkari yürüyüşünde neden tek rakam verdiĝi merak
ediliyor!
Peki Hakkarinin gerçek nüfusu ne kadar?
Hakkaride ne kadar asker polis var!
Dün yürüyüşe katılanların kaçta kaçı asker-polis ve ne kadarı halktan?
Evvelki gün Hakkaride yola konulan mayının patlaması sonucu, asker
çocuklarını taşıyan araba ve öndeki koruma arabalarında bulunan 8 asker de
dahil toplam 21 kişi yaralanmıştı.
Devlet Yetkilileri patlamanın PKK tarafından yere yerleştirilen ve aracın
geçişi sırasında uzaktan kumandayla patlatılan mayının sebep olduĝunu
söylüyorlar. Gerçekten öylemidir bilemiyorum. Burada PKKnın bu tür
eylemlerini destekliyorum ya da onları temize çıkarmaya çalışıyorum anlamı
çıkarılmamalıdır. ben eskiden beri PKKnın
sadece masum küçük çocukların yada insanların öldürülmelerine deĝil, örgütün
bütün şiddet eylemlerine karşıydım, karşıyım ama orada
olan bütün eylemlerin de PKK tarafından yapılmadıĝını çok iyi biliyorum.
Peki kim yapar?
Devlet yapar.
PKK yapar.
Korucular yapar.
Ortalıĝı karıştırmak istiyen kimseler yapar.
Hatta diyebilirimki başta komşu ülkelerden olmak üzere dışardan gelip
ortalıĝı karıştırmak istiyen güçler ve ajanları yapar !..
Sonuçta Türk Devleti hepsini PKKya yükler, PKK da hesabına geleni (yapmamış
olsa bile) üstlenir ve olan da oradaki halka olur.
Gelelim Medyanın palavralarına!
Hakkari İlimizin toplam nüfusu 180 bin civarındadır.
Ortalama
olarak 1/5i seçmendir. Yani beşten-dördü çocuklardan oluşuyor. Son seçimde
seçmen sayısı 36.481 olarak verilmişti. Bu rakam Hakkari Merkez ve merkeze
baĝlı bütün köy ve kasabalarına aittir. Aynı zamanda Hakkaride görev yapan
ve oy kullanmaya mezun asker, memur ve polisi de bu rakama dahildir. Dünkü
yürüyüşe seçmenlerin üçte biri katılmış olsalar ancak bu rakam çıkar.
Kaldıkı Hakkaride PKKnın eylemlerini tasvip etmeyenler bile PKKya karşı
düzenlenen yürüyüş ve mitinglere katılmazlar, ve de Türkiye Bayraĝını
yükseltmezler, çünkü o bayraĝı yükseltip gölgesi altında halka
zülmedenlerden rahatsızdır. Ondan dolayi da bugüne kadar böyle bir şey
görülmedi. Bazı
korucular katılabilir.
Peki bu onbin insan nereden geldi?
Şunu rahatlıkla diyebilirizki dün yürüyüşe katılanların yüzde 99u asker,
polis ve aileleridir. Yani Hakkari nüfusunun üçtebiri askerdir. Hakkaride
onbin kişiye bir doktor düşmezken 2 kişi başına bir asker polis düşüyor.
Böyle bir kentte nasıl olur da halkın üçtebiri devletten yanadır? Devlet ve
Türk Medyası kendi kendini kandırıyorlar, halkını kandırıyorlar, hepsi bu!
Hakkarinin semalarında jetlerini, f16larını uçuşturan,
sokaklarında toplarını, tanklarını, zırhlı araçlarını yürüten Devlet,
gerçekten Hakkariyi kendi topraklarından sayıyor mu? Sayıyorsa sözde kendi
halkına güç gösterisi yapmanın ne anlamı kalıyor? Devlet Kuzey Kurdistanda
bizzat kendisi kendisine işgal güçleri süsünü veriyor. Bilmem Devletin
kendisi ve medyası bunun farkında mı acaba?
Kısacası:
Devlet Kürd Halkını kendi halkı olarak görüyorsa Kürdlerin istemlerine kulak
vermeli, arzularını yerine getirmelidir. Kürdün güvenini kazanmalıdır, çünkü
bugün Kürd Halkının T.C. Devletine karşı zerre kadar güveni kalmamıştır. Bu
güven sarsıntısı PKKyı destekleyen onda birinde olmakla beraber diĝer bütün
kürdlerde de vardır, bunun için halk, kendisine zülmeden iki güç arasında
tercih yapmak zorunda kaldıĝında ya PKKyı tercih eder, çünkü sonuçta
kürddür, ya da tarafsız kalır. Devlet; tarafsız kalanları kendi taraftarı
olarak görüyorsa yanılıyordur!...
Çözüm; iki tarafın birbirine karşı güç gösterisini yapmak, terör
eylemlerinde bulunmakta deĝildir!
Çözüm, Devletin behemehal operasyonlarına son vermesi, askerlerini
kışlalarına çekmesi, PKKnın da derhal eylemlerine son vermesi ve genel bir
affın olması halinde yurda dönmeleridir. Eĝer genel bir af sözkonusu
olmuyorsa o zaman da gerillaların silahlarını bırakarak Güneye sıĝınması ya
da istedikleri ülkelere gitmeleridir. Çünkü silahla, şiddetle her iki
tarafın da zafer kazanması ve Kürd Sorununun çözülmesi mümkün deĝildir.
PKK bu siyasetiyle günden güne halkımızın nefretini kazanırken, diĝer
taraftan Devletin de Kürd Halkını inkar ederek, askerlerini bir işgal
kuvveti gibi orada bulundurması, tanklarını sokaklarda yürütmesi ile
Kürdleri tamamen kaybetmek üzere olduĝunu bilmesi gerekiyor.
Yüce Rabbim her iki tarafa da aklı selimi ihsan etmesini diliyorum.
Saygılarımla
07.05.2006
Muhammed Nureddin Yekta
|