Hallaçoğluna Bir Kaç Söz
Son günlerde gündeme bomba gibi düşen Türk Tarih Kurumu Başkanı
Hallaçoğlunun sözlerine tepkiler devam ederken, geç de olsa birkaç söz de
biz söyleyelim dedik.
Ne demişti Hallaçoğlu?
Kayseride 'Türk Tarihi ve Kültüründe Avşarlar konulu sempozyuma katılan
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Türkiyede yaşayan
Kürtlerin Türkmen, Kürt Alevilerinin ise 'Ermeni kökenli'' olduğunu
söylemişti.
Şimdi
diyeceksiniz ki koskoca Prof. yalan mı söyler? Adam bilim okumuş, ilim
sahibi, araştırmacı, demek bulmuş kaynağını söylüyor!
Evet Hallaçoĝlunun
dedikleri sadece yalan deĝil, aynı zamanda iftiradır, inkardır, bilime büyük
bir ihanettir. Kürd halkına (Alevi-Sünni) büyük bir hakarettir. Özellikle de
Alevi Kürdlere karşı büyük bir saygısızlıktır. Kürd Alevileri ki cumhuriyet
tarihinde en büyük zulme maruz kalan kesimlerden biridir (*). Dersim
katliamında bizzat askerlik yapan biriyle konuştum, o dönemde anne
karnındaki ceninler bile öldürüldü! demişti.(**)
Katliamlardan sonra asimilasyona en çok zorlanan kesim yine Alevi kesimdir
ve yine en çok entegre olan kesim de onlardır. Bugün Avrupa dahil,
Alevilerin çoğu evlerinde bile Türkçe konuşmaktadırlar. Müziğiyle de olsa
Türk diline büyük hizmetleri olmuştur Alevi sanatçıların. Hiç olmazsa bu
hizmetler göz önüne alınsaydı, Hallaçoğluun özellikle de Alevi Kürdlere
karşı saygılı olması gerekirdi, ama maalesef tam tersine, adam çıkıp
Alevileri ermeni dönmesi olarak isimlendirmektedir.
Peki amaç nedir?
Eğer bir halk, başka halklar veya güçler tarafından katliama tabi tutuluyor,
yok edilmeye çalışılıyorsa, bu sadece silahla olmuyor. Her kesimin ve her
kurumun ayrı ayrı görevleri olur. Askeri güçler fiziki olarak o halkı yok
etmeye çalışırken, bazı çevreler veya kurumlar da iradesi zayıf olan
insanların beynini yıkayarak o halkı yok etmeye çalışırlar. İşte Hallaçoğlunun
görevi burada başlıyor. Aklınca Kürdleri inkar ederek, onlara hakaretler
yağdırarak Türk halkına hizmet ettiğini sanıyor! O yüzden gelen tepkilere
pişkin pişkin cevaplar veriyor. Utanmıyor, yüzü kızarmıyor sözde bir bilim
adamı olarak ortaya attığı yalanından dolayı!
Hallaçoğlu gibi sözde okumuş insanlar böyle hilkati garibe fikirlerle ortaya
çıkarlarsa, okumamış ya da az okumuşlara hiç kızası gelmiyor insanın. Her
gün gazete sayfalarında Kürdlere yapılan binlerce hakaret ve küfürleri
görmez oluyor insan! Ne
demişler? İmam o.. cemaat s.. Türk atasözü (Kibarcası; İmamın namazda
abdesti bozulursa, cemaat altına ediverir)
Ben Hallaçoğlunu kınamıyorum ve ona kızmıyorum da, sadece ona üzülüyorum.
Çünkü içinde bulunduğumuz bilimde ve teknik asrına rağmen hala 50 milyon
Kürdü saçma sapan, yalan, ilimden uzak fikirlerle kandıracağını sanıyor!
Ama merak ettiĝim bir şey var acaba Hallaçoĝlu hangi ırktan dönmedir? Çünkü
aslı türk olan aydın yazar v.s. takımı bu kadar ırkçı olmazlar. Genelde
devşirme kişiler (kendi esillerini kaybettikleri için küçüklük komplesine
girerek herkesi kendilerine benzetmek istediklerinden mi ne) daha çok ırkçı
ve daha çok saldırgan oluyorlar!
Hallaçoĝluna bir de tavsiyem var:
Kendisine bir gen testi yaptırsın, önce kendisinin hangi ırka mensup
olduĝunu öĝrensin daha sonra başkalarının aslı üzerinde araştırma yapsın.
Okuyucularımın sıkıntısını gidermek için konuyla alakalı olmayan bir
fıkrayla yazıma son veriyorum.
(Malum ben iyi yazmasını bilmiyorum, bu yüzden bazı okuyucularım
sıkılıyorlar, onları da memnun etmek için zaman zaman yazılarımın altına bir
fıkra ilave ediyorum, kıssadan hisse babından)
Derler ki Mûsa (a.s.) Peygamber, irşad için bir köye varmıştı. Köyün
köpekleri Musa (a.s.)nın yolunu kestiler ve havlayıp durdular. Mûsa
(a.s.)
her ne kadar köye girmek istediyse de köpekler buna izin vermedi.
Mûsa (a.s.) dedi ki Ben bir Peygamberim, bu köye irşad için geliyorum,
artık yeter durun da ben geçeyim
Köpekler birbirinin yüzüne bakıp kendi aralarında fısıldadılar. Sonra biri
ileriye atılıp;
''Ya Mûsa (a.s.) biz senin Peygamber olduğunu biliyoruz, ama bizim de
görevimiz, köyümüze gelen yabancıları sokmamak ve onlara havlamaktır, bizi
mazur gör.'
Her şey gönlünüzce olsun sevgili okurlarım.
Allaha emanet olun
M. Nureddin Yekta
26.08.2007
-------------------------------- -----------------------
(*) Necip fazıl Kısakürek, Son Devrin Din Mazlumları adlı kitabında Dersim
olayında tam 50 bin kürdün öldürüldüğünü yazıyor.
(**) Bayburt'un aşağı Lori (ermenice bir kelimedir, yeni ismi Yazıbaşı)
köyünden Hüseyn diye bir yaşlı ile bir cami kapısında namazı beklerken
sohbet esnasında anlatmıştı, kendisi katliam döneminde askermiş.
|