Malper/Anasayfa

M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

Güncel yazılar

Kurdistan Parlementosunu tebrik eder, şuursuzları da sağduyuya davet ediyorum
 

Kurdistan Tarihinde önemli bir gün! 3 Ekim 2002 ve Kürd Parlementosunun toplanması:

Kürd parlementosunun toplanması sadece Kürdler tarafından değil aynı zamanda dünyadaki dost devlet ve güçler tarafından da sevindirici tarihi bir olay olarak değerlendirildi. Bundan dolayı da gerek Amerika ve gerekse birçok Avrupa devletleri ve hemen hemen tüm Kürd Kurum ve Partileri tarafından da tebrik edildi ve desteklendi. Ancak geçte olsa PKK-KADEK bazı eleştirilerle de olsa Parlemento açılışını sadece kutladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan PKK Konsey üyelerinden Osman Öcalan; "Parlementoda Asuri Türkmen ve PÇDK'nin yer almamaları ile Parlementoya, demokratik değil yakıştırmasını yapmaktdır."
Oysa Öcalan da bilmektedir ki; Parlemento açıldığı günden beri içinde Asuri ve Türkmenler yer almaktadırlar, PÇDK'nin ise yörede bir hakimiyeti ve tabani bulunmamaktadır. 
Öcalan sözlerinde "Kürd sorunu konusunda iki şık var, biri Ayrılıkçı Kürd Ulusal Güçler, diğeri ise Demokratik cumhuriyeti esas alan birlikten yana olan güçler. Kendilerinin Demokratik bir çözümden yana olduklarını ama kendi dışındakilerin özellikle de KDP ve YNK'nin ayrılıkçı olduklarını, kendi görüşlerinin T.C. Arap ve Farslar tarafından kabul görmemesi halinde Ortadoğuda savaşın çıkması kaçınılmazdır" şeklinde izah ediyor.

Öcalan, şöyle devam etti: "Burada da iki çizgi ortaya çıkmakta. Birisi ulusal ayrılıkçı çizgi, diğeri ise demokratik birlik çözümüdür. Yani ulusal ayrılıkçı çizgiyle, demokratik birlik çizgisi Kürt sorununda ana eğilimler durumundadır. KADEK (PKK) olarak bizim çizgimiz demokratik birlik çözümünü esas alan çizgidir. Bugün parlamento açılışını yapan YNK ve KDP'nin çizgisi ise ulusal ayrılığı esas alan bir çizgi durumundadır. Onların bu çizgisi tabii ki bölgenin dengelerini daha fazla zorlayacak. Kürt sorununun çözümünden daha çok karışıklığı artırma tehlikesi var. Çünkü ulusal ayrılık çizgisinin demokratik boyutu yok. Eğer demokratik boyut kazandırılırsa, bu çizginin tehlikesi ortadan kalkar. Aksi durumda Kürtler ulusal anlamda bir statü isteyecekler, Araplar, Farslar, Türkler bu statüden rahatsızlıklarını ortaya koyacak ve bu çatışmaları derinleştirecek. Belki de ulusal ayrılık çizgisi bir noktaya gelecek ki Kürt halkı böyle bir çözümden rahatsız olacaktır. Bu açıdan demokratik birlik çözümü önem taşıyor."

Sanki Kürdler demokratik yol değilde şiddeti esas alan çözümlerle savaşı diretmişler gibi, Kürdler her zaman insancıl şekilde haklarını almak istiyorlar, ama egemen devletler bunu kabullendiler mi? Kürdlerin evvela kendi devletlerini kurmaları ve daha sonra da yine ilk önce kendi aralarında demokratik olmaları lazım, önce buna sahip çıkmak gerekir. Sanki Kürdler kürd olarak kendilerini her yerde özgürce ifade ediyorlar ve demokratik sisteme karşı çıkıyorlar da KADEK Devletin Demokratik sistemine sahip çıkıyor ve Kürdlerin Parlementosunun demokratik olmadığını ifade eden KADEK bildirisi, tebrikten ziyade eleştiri içermektedir.

Öcalan'ın son sözleri ise; Kürdistanı elinde tutan güçlerin biraz demokratikleşmelerini ve Bağımsız Kurdistan istiyen Kürd güçlerinin akıllarını başlarına almalarını ve hepsinin Demokratik Cumhuriyet prosjesi altında birleşmelerini de önermektdir.

Konuyu basit gören bazı pişkin PKK yanlıları ise sanki hiçte önemli bir olay olmadığını, ama dış medyanın sadece kışkırtmak amacıyla bu kadar üstüne gittiklerini, PKKnin ise önemli bulmadığı için fazla üzerinde durmadığını izahla kendilerine kılıf bulmaya çalışmaktadırlar. Oysa bir dernegin toplanmasını defalarca gazete ve televizyonlarında yayınladıklarına şahit oluyoruz, acaba Kürd Parlementosu'nun toplanması ve dünya tabiriyle adım adım devletleşmeye giden Kürdlerin bu ilk toplantısı -ki tarihi bir olaydır- neden önemsenmiyor? Bir çok devlet tarafından tebrik, medhu senalarla dile getirilen bu Meclis neden PKK  tarafından küçümseniyor? Doğrusu çok düşündürücüdür.
 
Gelişen dünya şartlarında Kürdlerin Baĝımsız bir devlet elde edebilme fırsatını yakaladığı bir dönemde, bütün gücüyle ve bütün kürdlerin elbirliğiyle böyle bir oluşum için seferber olmaları gerekirken, bazı kürdlerin hala sanki Ortadogu'ya demokrasiyi kürdlerin getirmesi zorunluluğu varmış gibi, demokratlığa soyunmaları ve asırlarca Kürd halkını inkar, asimile ve katliama tabi tutan güclerle birliĝi savunmaları ve kendi öz topraklarında özgürce yaşamak istiyen diğer kürd güçlerini ilkel milliyetçilik ve ayrılıkçılıkla suçlamanın altında yatan siyaset nedir acaba?
Kanaatimce Kuzey Kürdlerden bir kısmının bırakın bağımsızlık, federal, otonomiden vazgeçmeleri, tamamen türk kimliğini kabullenmeleri, şimdiki Türkiye iktidarının böyle acımasızca Güney'e saldırmasına yol açmıştır.

Kurdistan Parlementosu sadece Güney’de değil, nerdeyse dünyanın bütün Kürdlerini temsil eden bir kurum gibidir, bunu böyle bilmeli, böyle algılamalı ve bunun korunması içinde her şey yapılmalıdır, bu Parlementoya karşı çıkan herkesi düşman ilan etmeliyiz, onları safdışı yapmalıyız, tarihin önünde mahkum etmeliyiz. Evet eğer Parlementomuzda bazı eksiklikler varsa o eksiklikleri de kardeşçe yapıcı eleştirilerle gidermeliyiz, düşman gibi hatta düşmandan daha beter bir şekilde üzerine gitmemeliyiz!..

Kürd düşmanlarının uykusu kaçmıştır Parlamentonun açılmasıyla, parlemetonun varlığı işgalcilarin aklını başından almış onları çıldırtmıştır, elbetteki bir nedeni vardır, önemli olmasaydı bu kadar zalimce taaruza geçmezlerdi, ama ne yazikki birçok Kürd hala bunun önemini kavramaktan mahrumdur.
 
Bazı sapık tarikatların tipik misali, amacın bırakılıp aracın kutsallaştırıldığı, efendi köleler misali araçtan gelen her seyin tanrı buyruğu gibi kabul edilmesi, iradesiz bir şekilde teslimiyet, insani her zaman hataya yanlışa, sapıklığa götürür, artık hür iradesine sahip olamayan saf sofuların efendilerinin onayından geçen her şeyi kayıtsız şartsız kabullenmeleri, efendi kölelik derecesinden çıkar, Halik Mahluk derecesine varır. Kimi tarikatlarda olduğu gibi insan gerçek yaratıcısını unutup sözde yaratıcıya götüren aracıya tapmaya başlarlar. Bunun dünya tarihinde bir çok misalleri vardir. Bu çok tehlikeli bir anlayıştır, insanın kendi eliyle putunu yapması gibi bir şey, hani ne demişler beşerin öyle delaleti var, putunu kendi yapar kendi tapar diye. Kendi öz iradesiyle olaylara açıklık getiremiyen beyinsizlerin her saçmalığa da bir kılıf bulmaya çalışmaları, aracın amaca ne kadar tercih edilğininin açık örneğidir.

1996 dan bu yana iç ve dış sebeplerden dolayı açılamayan ve bugün dünyada gururlanmamıza vesile olup açılan Parlementomuza Fransa eski Cumhur Başkanının hanımı Danielle Mitterrand da katıldı ve bir konuşma yaptı, ayrıca birçok İngiliz parlementerler de tebrik mesajları gönderdiler, daha sonra başta Amerika olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde kutlama mesajlari geldi, bunu hala anlamayan bazı kürdlere Yüce Allah'tan acil şuur nasip etmesini niyaz ederim.

Amerika Dişileri Bakanı Colin Powell de bir mesaj göndererek Kürd Parlementosunu kutladı, mesajında: "Kürdler bunu hakkettiler, çünkü bu günü elde etmek için kürdler çok bedel ödedi" dedi.
 
Şunu unutmamak lazımki Bağımsızlık aşkıyla fidan boylu kürd gençlerinin dökülen kanları hiçbir zaman şunun bunun demokratikleşmesi için kullanılamaz, o şehidlerimizin ruhları azap çeker böylesi projeler için!...

Parlementomuzun açılışı sebebiyle, başta Sayın Mesut Barzani ve Sayın Celal Talabani olmak üzere emeği geçen tüm kürd kurum, kuruluş ve siyasetçilerine sonsuz şükranlarımı iletirken, Parlementomuzun devamını, tüm Kürdler için hayıra vesile olmasını temennisiyle, Parlementomuzun açılışını candan tebrik ederim. Tüm Kürdleri saygıyla selamlarım.

Bijî Kurd
Bijî Kurdistan

06.10.2002
M.Nureddin Yekta

 

Güncel yazılar sayfasına dönebilirsiniz!