Malper/Anasayfa

M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

Güncel yazılar

Seçimler üzerine bir kaç söz!

Konuya girmeden önce şunu kendimize sormalıyız!
Hangi partiden olursa olsun şu mevcut sistemde seçtiklerimiz bizi ne kadar temsil ediyor?

Konuyu iki kısımda ele almak istiyoruz.
Birincisi islami açıdan bu seçimlerin mahiyeti, baĝlılıĝı ve mesuliyeti,
İkincisi Kürd halkı olarak bu seçimde neleri kazanıp neleri kaybediyoruz?
Hangi parti? Niçin?

İslam açısından
İslam Kendi başına bir yegâne sistemdir, hukukta, sosyal hayatta, birey ve toplum arasındaki ilişkilerden devletlerarası ilişkilerine kadar, kısaca her konuda islam kendi başına bir sistemdir ve yeryüzündeki gelmiş, gelecek hiçbir beşeri sistemden yardım alacak bir sistem deĝildir. O halde bu yüce sistemi başka sistemlerle tamamlamak, yada takiyye yaparak beşeri sistemle sözde islam adına siyaset yapmanın bir gereĝi de yoktur. İslama gönül verenler ve gerçekten inananlar bilirlerki İslam sisteminin dışında herhangi bir kanun ve nizamla yada sistemle yapılan hiçbir amelin deĝeri yoktur.

Kuranda “Kimki islamdan başka din (sistem,) edinirse ondan hicbir şey kabul edilmiyecek ve ahirette de husrana uĝrayanlardan olacaklardır.” Alı Imran/85
O halde demokrasi, veya herhangi beşeri bir sistemle sözde salih amellerde bulunmakla bir mükafat kazanacaklarını sananlar yanılıyorlar. Müslümanın ameli ancak islam çerçevesi dahilinde ve sırf Allah rızası için yapıldıĝı zaman deĝer kazanır. Haydi diyelimki konudan haberdar olmayanlar bunu zannedebilirler ya islami çok iyi bilenler ve islam adına takiyye yaparak müslüman kitleyi peşinden götürenlere ne demeli? Onlar takiyye yapıyoruz diye yıllarca isim veya başkan deĝiştirerek müslüman kitleyi peşinden sürüklediler. Soruyoruz acaba neden takiyyeye gerek duyuyorlar? Gerçekten buna mecbur mudurlar yoksa takiyye yapıyoruz deyip bizi mi aldatıyorlar?.. Kapalı kapılar ardından bizlere “biz de sizin gibi müslümanız ancak takiyye yapıyoruz, bu şekilde iktidarı ele geçirdikten sonra islamı hakım kılacaĝız” derken, yine kapalı kapılar ardından müşrik, munafık ve ateistlere ne sözü veriyorlar? Bunu müslümanlar hiç düşünüyorlar mı?

Bir kere beşeri sistemde iktidara gelmek için o sistemleri koruyan gizli kuvvetlerden izin almadan o makamlara erişmek mümkün deĝil. Acaba beşeri sistemler kendilerini yok edecek iktidarlara izin verirler mi? Verselerdi örneĝin ABD’ye gidip izin almadan iktidara gelmek gerekmez miydi? Daha önceleri diĝer bazı müslüman ülkelerde denenip başarılı olmayan “siyasetle iktidarı ele geçirmek ve islamı hakım kılmak” siyasi oyunu, 1974’lerden birilerinin eliyle Türkiyede’ki müslümanların başına musallat edildi. O zamanlar “Mücahid” lakabıyla anılanlar 1980 yılında mahkemenin önüne çıktıklarında “Kendilerinin asla islami bir rejim getirmek istemediklerini, sistemi koruyacaklarını, ….çü olduklarını, laik devletin adaletli hukukuna sıĝındıklarını” itiraf ettiler. (Her nedense yiĝit ve kahraman sanılanlar mahkeme karşısında hemen itaatkar oluverirler, acaba yeni bir pişmanlık mı yoksa eskiden olduĝu gibi sisteme yeniden baĝlılıklarını tazelemek midir) O günden bu yana müslümanlar lehine ne deĝişti?


Pili bitenlerin yerine başkalarını getiriyorlar, ve yine ilk işleri de aĝaları ABD’ye gidip iman tazelemek olur. Kapalı kapılar ardında yahudi lobilerilye sözleşmeler yapılır, onlara sadakatlarından ayrılmayacaklarına söz verilir, kendileri siyonistler tarafından taltif edilir !

Eee ne kaldı? Müslümanları yine islamla kandırmaya geldi sıra ve yapıyorlar da! Kısaca bunlar islam adına takiyye yapıyorlar ama bize deĝil aĝalarına. Ancak bu şekilde bizi kandırabilirler. Bakmayın zaman zaman azılı düşmanlar gibi birbirlerine saldırdıklarına, aslında hepsi aynı geminin kaptanlarıdırlar. Saĝcısıyla solcusuyla sözde islamisiyle bu sistemin bütün partileri aynı derecededir bunda kimsenin kuşkusu olmasın. Oyun ve filmleri ortaya çıkmaya başladıĝı zaman, birileri kemalizm adına bunlara saldırıyor, “aman rejim tehlikede, bunlar Şeriatı getiriyorlar” deyip onların hakkındaki niyetimizin deĝişmesini saĝlıyorlar, “vay be demek bunlar gerçekten müslümandırlar yoksa aşırı dinsizlerin bunlara bu kadar saldıramalarının manası nedir” deyip, onlara baĝlılıklarımızı yenileriz ve sistem bu şekilde sürüp gidiyor. Daha çocukça bir tabirle “küfür yolunda giden gemiye bazen sözde müslümanları kaptan yapıyorlarki bizi daha rahat aldatabilsinler.” Bunlar bizim yanımızda bizden oldukları gibi onların yanında da biatlerini her zaman tazeleyen tiptendirler, sakın bunlara aldanmayalım. Kur’an “iman etmedikeri halde inandıklarını söyleyen ve müminlerin yanında müminlerden, şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında da onlarla olduklarını söyleyen” tipten insanların varĝlından bahseder. Şimdi Bakara Suresi’nin ilk ayetlerine bakın bunların kimlerden olduklarını rahatça anlayabiliyoruz.

O zaman beşeri sistem içerisinde o sitemi koruyacaĝını namusuyla şerefiyle yemin eden bu tür insan ve partilerle islama hizmet beklemek sadece aptallıktır. Kaldıkı bu tür partilerin tümünün tüzüĝünde “islama geçit verilmeyeceĝini ve bu sistemin korunacaĝına dair maddeler vardır”

Baylar bayanlar; bu partiler Halifenin emriyle kurulmus partiler deĝildir, bu partiler idareyi Kur’an ve Sünnet’e aykırı gitmemek şartiyla şu veya bu müctehidin görüşüyle idare edelim diyen kurumlar da deĝil, bu partiler sisteme daha çok kim sadıktır yarışı içerisindedirler.

Dinimizde “bir şeye sebep olan, onu işlemiş gibidir” kaidesi uyarınca bunlara oy verenler bilsinlerki bu partilerin yaptıĝı bütün icraatlardan hesaba çekileceklerdir. Oy mührünün üzerindeki “evet” sözcüĝü ile seçtiĝi insanı kendisine vekil tayin ediyor ve icraatlarındaki sevaba da günaha da ortak oluyor. Bir seçilmiş cami yaparsa sevap, ama bir randevu evi yaparsa da günahına müşterektir bunu unutmayalım.

İkincisi Kürd halkı üzeride oynanan oyunlar:
Onyıllardır kimliĝi inkar edilen ve ikinci sınıf insanı olarak kendi memleketinde sistemin zülmü altında inliyen bu halkı sisteme entegre etme yollarından biri de bu halkı mevcut sistemin partilerinden birine baĝlamaktır. Kürd halkı gönlünde yükselen özgürlük ateşini çok iyi bilenler bu ateşi söndürmek için çeşitli hileli yollara başvuruyorlar.

Bu yollardan birisi demokrasi ve insan haklarıdır, diĝeri de inanç ve yaşamıdır. Devletin yönetiminden her ikisinden de mahrum olan Kürd halkı bir kurtuluş yolunu ararken, yine iki seçenek arasında birini tercih etmek zorunda bırakılıyor. Biri yukarda bahsettiĝimiz gibi islamı kullanmak, diĝeride sözde kürd halkı özgürlüĝünü savunan sol partilerdir.

Özetlemek gerekirse ne inanç açısından nede ulusal bazında kürdleri temsil eden bir partinin seçime girmediĝini görüyoruz. Bu partilerin kimisi kemalizmin sol kanadını kimisinin de saĝ kanadını temsil ettiĝini ve amaçlarının kemalizmi daha uzun ömürlü yaşatmak olduĝu malumdur. Bir başka gayeleri de yoktur. 1970-80 yıllarda sağlı sollu oyun gibi yine kürdleri saĝ sol davasında ikiye ayırmak, bir başka tabirle Kürd halkını ABD çizgisinde olan kemalist saĝcılar ile Genel Kurmay çizgisinde olan kemalist sol partileri arasında tercihe zorlamaktır. Kemalist solcu partilerin geçmişte Kürd halkı üzerindeki baskısını hepimiz biliyoruz. Bizzat Atatürk’ün kurduĝu Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir şıkı olan bugünkü diĝer sol partilerin eli Kürd kanındadır, onlarla ittifak etmek, onlara oy vermek kürd şehidlerine, kabirlerinde azap çektirmektir.

Eĝer bugün kendisini kürd partisi olarak ilan eden bir parti olsaydı ve seçime girseydi o zaman sadece ulusal meselede üzerlerindeki zülmü atsınlar diye o partiye oy vermelerini tavsiye edebilirdik ama maalesef yoktur.

Yine bir İslam Partisi olduĝunu açıkça dile getiren ve eĝer iktidarı ele geçirse islamı hakim kılacaĝını serbestçe söylüyen bir parti olsaydı malımızla, canımızla yanındaydık, ama maalesef o da yoktur. Şimdi birileri diyebilirki “takiyye yapan sözde islami partilere oy vermeyelim de sol partiler mi iktidara gelsin? Yada Sol ittifaka oy vermezsek saĝcılar iktidar olur, sol ittifak kürdler için daha faydalıdır” diyebilirler, ama yanılıyorlar, çünkü her iki taraf ta zaman zaman iktidar oldu, müslüman kesime ve kürd halkına acıdan, gözyaşından başka verecekleri bir şeyleri yoktu, denenen sistem partilerinin denenmesinde sadece yine gözyaşı, katliam, acı olacaktır, bari onların günahına ortak olmayalım.

Bu yüzden biz imanlı insalarımızın bu seçime katılmamasını tavsiye ediyoruz. Ne kimsenin inancından dolayı, nede ulusal kimliĝinden dolayı kendisine yapılacak zülümlere imza atmayalım, unutmayalımki bu günün bir de yarını vardır.

Hidayet Allah’tandır
Ne mutlu, islami gerçek din ve sistem kabul edenlere!
Ne mutlu taĝutun ve yardakçılarının peşinden gitmiyenlere!
Selamun aleykum

02.03.2004
M.Nureddin Yekta

 

Güncel yazılar sayfasına dönebilirsiniz!