Türkiye mozaik mi?
Son yıllarda
Türkiyenin siyasi gündemine oturan siyasal nitelendirmelerden birisi de
Türkiyenin mozaik olup olmadıĝıdır. 80 yıldır devletin bu konuda resmi bir
görüşü vardır. O da Türkiyede yaşayan herkesin türk olduĝudur. Bunun için
yeniden tezler hazırlandı, yeni tarihler yazıldı, yeni bir halk yaratılmaya
çalışıldı. Hatta kimi şahışlar, devletin resmi politikası nezdinde
mükafatını almak için daha türkler Anadoluya gelmeden önce orada yaşayan
halkların da türk oldukları safsatası iddiasına kadar ileri gittiler. Evet
Türkiyede yaşayan herkes türktü. Sözde bilim adamlarının bu konuda baş
vurdukları en önemli kaynak zamanında Türkiyede yapılan sayım sonuçları
oldu. Oysa bu sayımlarda hiçte adaletli sayım yapılmadıĝını onlar daha iyi
bilmektedirler. Sayım memurlarının görevleri esnasında devletin resmi
politikası gereĝince herkesin anadilinin türkçe olduĝunu yazdırdıkları
herkesin malumudur. Örnek verecek olursak Kurdistanda kürdlerin anadili
türkçe, esas anadilleri olan kürdçeyi bildikleri ikinci dil yada yabancı dil
olarak yazılıyordu.
Oysa o yıllarda Doĝuda
çok az yerde okul vardı, hele köylerin yüzde 99unda hiç okul yoktu. Eĝitim
öĝretimin bulunmadıĝı, radyonun bile çok nadiren bulunduĝû,
televizyonun
adının bile duyulmadıĝı bir memlekette kürd çocuklarının iki dili bilmesi
biraz garip olmuyor muydu? Kaldıkı kürd kadını hiç türkçe bilmiyordu, nasıl
olurduki çocuĝunun anadili türkçe oluyordu.
Çok iyi hatırlıyorum 1965
sayımında köyümüzün muhtarı Hüsnü Amca sayım memuruyla birlikte evleri
dolaşıyordu. Bizim hanenin sayımını yaparken anadil hanesine türkçe
yazdırınca babam itiraz etti. Hüsnü amca emrin nahiye karakol komutanı
başçavuştan geldiĝini, ama arzu ederseniz bildiĝi ikinci dil kategorisine
kürdçe yazdırılabileceĝini söylemiş, babamın tebessümle kafasını
sallamasından sonra o şekilde kayıtlara geçmişti. Oysa babam vefat ettiĝi
1991 yılına (90 yaşında) kadar hala türkçe bilmiyordu, annem ise askerlerin dışında kendine türküm diyen bir insan bile görmemişti.
1960 sayımının sonuçlarında Bingöl'ün 131 bin nüfusunun 42 bin'i Türkce (%
32), 89 bin'i Kürdce (% 68) verilmişti, (1) oysa bugün bile Bingölde
nüfusun %32si doĝru dürüst türkçe bilmemektedir, kaldıkı 60larda o miktar
anadili olsun!.. Sözde Prof. Ümit Özdaĝ ve benzerlerinin şimdilerdeki
tezleri olan Zazaların Göktürklerin devamı olduĝu saçmalıĝı anlaşılan
1960larda yoktu. Yoksa Bingölün %80i zaza kürdleridir. Eĝer bugünkü kürdleri
parçalama çabaları o günlerde revacta olsaydı kendi kafalarındaki hayali
türklerle birlikte Bingöl nüfusunun %90ı türk olurdu!..
İnkar politikasının iflas ettiĝinı ve artık bir işe yaramadıĝını herkes
bilmelidir. Aslı astarı olmayan tezler, hiçbir gerçeĝi ifade edemeyen
istatistiklerle ve her gerçeĝin altında KGB yada CIAnin parmaĝı var safsata
iddiaların da ne kürde nede türke bir yarar saĝlamadıĝı açıktır. Yeni bir
türk halkı yaratmak için yazılan o kadar tez, tarih v.s. yapılan bunca
zahmet boşuna gitmiştir.
Yazık oldu o
emeklere!.. Oysa inkar politikası yerine kardeşlik yada vatandaşlık
politikası kabul edilseydi, siyasal, ekonomik, kültürel, idare v.s.
konularda eşitlik politikası esas tutulsaydı bugün Ortadoĝunun sorunlarında
uzaktan birilerinin müdahalesine gerek kalmazdı, belki bütün sorunları
kürdlerle türkler çözebilirlerdi.
İnkarcılar grubuna bakacak olursak çoĝunun türk asıllı olmadıĝı
görülmektedir. Peki nedir bu kadar türk hayranlıĝı? Neden türklerden daha
çok inkar ve asimile politikasını dayatmaktadırlar? Kanaatimce bunun iki
cevabı vardır.
Biri; devletin resmi politikasına yaĝcılık yapmak, daha çok taltif almak,
daha büyük mevkilere gelmek, şan ve şöhret sahibi olmak, Türk halkı gözünde
kahramanlaşmak!.. Ama bana göre bu esas amaç deĝil. Esas amaç ve ikincisi
ise, inkar politikasıyla türk olmayan halkları uyandırmak, onların
ayaklanmasına, karşıt fikirler üretmesine, kendi kimliklerine sahip
çıkmalarına vesile olmak!.. Çünkü inkar her zaman mevcudiyetin güçlenmesine
sebep olmaktadır.
İnkarcıların politikalarının gereĝi olarak kendilerini türk lanse etmek ve
her iddiada ana kaynaĝı M.Kemali göstermektedirler. Oysa Atatürk hiçbir
zaman bugünün türkçüleri kadar inkarcı deĝildi. Yaptıkları ve icraatlarına
bugün deĝinmek istemem ama kürd varlıĝı konusunda M. Kemal günün sözde
türkçülerinden dahada ilerde ve dahada aydındı. Atatürk El-Cezire
Komutanlıĝına gönderdiĝi mesajın 2. maddesinde aynen şöyle diyordu:
Kişiye Özel.
El-Cezire Cephesi Komutanı Tuğgeneral Nihat Paşa Hazretlerine,
2-Ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir
ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. Kürtlerin bu döneme kadar yerel
yönetime ilişkin örgütlerini kurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç
için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten
sahip oldukları BMM (Büyük Millet Meclisi) buyruğunda yaşam istekleri
yayınlanmalıdır. Kürdistandaki bütün çalışmaların bu amaca dayalı
politikaya yöneltilmesi El-Cezire Cehpesi Komutanlığının görevidir.
(TBMM.Gizli Celse Zabıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara,
1985, Cilt: 3, Sayfa: 550)
Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinin arşivlerine bakacak olursak
görürüzki; Kürd ve Kurdistandan övgüyle bahsedilmekte, kürdlerin
kardeşliĝinden gurur duyulmaktadır. Oysa ya şimdi?.. Şimdikiler de hala
Türkiye sınırları içerisinde yaşayan herkesi türk yapmakla meşgul!.. Ama
Türkiye sınırlarının dışındakileri unutuyorlar!.. Türkiyedeki gürcüleri
türk yaparken Gürcistanı, çeçenleri türk yaparkan Çeçenistanı, arapları
türk yaparken 22 arap devletini, rumları türk yaparken Yunanistanı ve
kürdleri türk yaparken diĝer 3 parçayı ve Habur sınır kapısında dalgalanan
Ala Rengini unutuyorlar!..
Ne yazıkki gelişen ve globallaşan dünyamızda sözde birçok türk yazar ve
aydını kendileriyle birlikte memleketi de yüz yıl geriye götürmektedirler.
Bugün hala sahte tezler, hayali raporlar, yalan tarihlerle memlekete hizmet
ettiklerini sanıyorlar!..
Hala Türkiye mozaik mi deĝil mi?
Hala Türkiyede
türkten başka var mı yok mu?
Ne diyelim Allah şuur versin.
Saygılarımla
M.Nureddin Yekta
24.05.2005
|