Yılbaşını neden kutluyoruz?
Sevgili okuyucular!
Miladi tarihi ile 2002 yılını da geride bıraktık. Maddi ve manevi kazanç,
yada kayıplarla dolu olan koskoca bir yıl daha ömür takvimimizden yaprak
yaprak kopup gitti. Ömrümüzden kopup giden koskoca bir yılın muhasebesini
yapmak mecburiyetinde olduĝumuz bir haftada bulunmaktayız.
İnsan, bilhassa
inanmış birer müslüman olarak, geçirmiş olduĝumuz bir senenin deĝil, her
günün akşamında bugün ne yaptım, yapmış olduĝum işlerimde dünya ve ahirete
yararlı olanları var mıdır diye düşünmemiz başta gelen görevlerimizden
biridir. Bu hususta Yüce Rabbimiz bir Ayeti Kerimede mealen şöyle buyuruyor:
Ey iman edenler! Allahtan korkun. Herkes yarın (kıyamet günü) için önden
ne göndermiş olduĝuna baksın. Allahtan korkun. Çünkü Allah, ne yaparsanız
hakkıyla haberdardır.
Muhterem okuyucular!
Samimiyetle itiraf edelim ve kabul edelim ki; bizler, günlük, aylık yada
yıllık yapmış olduĝumuz işlerin muhasebesini yaparken, işin hep maddi
cephesini düşünüyor, bugün para ve mal olarak ne kazandım diye bunun
hesabını inceden inceye yapıyoruz. Ama, Allahın rızasına uygun olarak hangi
işi yaptım, ahiret hayatim için ayeti celilenin ifadesi ile önceden ne
gönderdim sorusunu kendimize bir türlü sormuyoruz, soramıyoruz!... Bu
konuda kendimizi hesaba çekmiyoruz. Halbuki Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
Hakiki mümin, dunyası için ahiretini, ahireti için de dünyasını terketmeyen
(kişi) dir. Diĝer bir hadiste de: Hiç ölmeyekmişsin gibi dunyan için, yarın
ölecekmişsin gibi de ahiretin için çalış buyurarak, dünya için çalışırken
ahireti de unutmamak gerektiĝini ifade etmektedir.
Koca bir yılı geride bırakarak, dünya ve ahiret işlerimizin muhasebesini
yapacaĝımız bir yılın son günlerine geldik, bu günlerde ömrümüzden kopup
giden 365 günün hesabını vermek mecburiyetindeyiz. Hani Efndimiz buyuruyor:
Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz
Bizler bu hesabı vermeyi
aklımıza getirmezsek elbetteki bir gün bu hesap bizden sorulacaktır. Bunu
düşünmemiz gerekirken, ne yazıkki bazı müslümanlar aslında bizim dinimizle
örf adetimizle, ananelerimizle uzaktan yakından hiçmi hiç ilgisi, alakası
olmayan yılbaşı rezaletleri, kervan ve karnavalına katılmak için bütçe
hesabını yapmaktadırlar. Oysa cahiliyyeden sonra Dini mübini kabul edip
tekrar cahiliyye adetlerine dönmenin Yüce Rabbimize isyan bayraĝını açıp
savaş açmak manasına geldigini unutmamak gerekir. Zira Allaha isyan etmek
demek Allaha harb ilan etmek demektir.
Evet kardeşim!
İçinde bulunduĝumuz hafta, hiristiyan ve hiristiyanlara özenenlerce
hazırlanan yılbaşı gecesi için hazırlanan radyo ve televizyon programlari,
büyük şehirleri adeta istila eden hindi sürüleri, lokanta ve gazinolarda
ayırtılan içki sofraları, lokal ve kahvehanelerde yenilenen kumar aletleri,
bir katliam haline dönüşen kesilip evlere getirilen ve daireleri süsleyen
çam aĝaçları altına kurulan içki sofraları, acaip ve şeytani kılık-kıyafetle
girip evleri dolaşacak Noel Baba sürüleri, milli piyango biletleri
Bunlar
evet bütün bunların hazırlıklarının yapıldıĝı haftaya girerken, bütün
bunların müslüman gençlerimizin kötü yola saptırılmasına, sıcak aile
yuvalarımızın manevi bakımdan söndürülmesine, bizi dinimiz ve kültürümüzden
uzaklaştırmak için hazırlanan planın bir parçası olduĝunun farkında bile
olmayanlarımız var. Evet dinimizden uzaklaştırılmak için kurulan birer
şeytani tuzaklardır!..
Bildiĝiniz gibi miladi takvime göre ömrümüzden bir yılı daha kaybetmiş
bulunuyoruz, yani ölüme bir yıl daha yaklaşmışız. Şöyle bir etrafımıza bir
göz atıyor ve görüyoruz ki; geçen 365 günün muhasebesini yapan, ömründen
koca bir yılın koptuĝuna hiçte aldıran yok gibidir. Ama çarşı-pazara
baktıĝımızda bazı hazırlıkların yapıldıĝını hemen farkediyoruz. Bu
hazırlıklar neyin nesi? Bu hazırlıklar hiristiyan bayramı olan yılbaşı
hazırlıklarıdır Hiristiyanlar, yandaşları ve onlara özenenler bayramlarını
istedikleri gibi kutlayabilirler. Ya bizler! Biz kimiz, neyiz? Hiristiyan
mıyız? Neden kutluyoruz bu bayramı? Onlar bizim bayramlarımızı kutluyorlar
mı? Onları Ramazan veya Kurban bayramlarında hiç camide namaz kılarken,
tekbir getirirken gördünüz mü? Hayır hayırrr! Ama başta büyükbaşlardan
bazıları olmak üzere kendilerini aydın sanan bazıları bu bayramı milli
bayram gibi göstermek isterler ve kutlamanın ne zararı var diyorlar!..
Halbuki bu bayram milli bir bayram deĝil bir dini bayramdır ve her dinin
kendisine mahsus dini bayramları vardır. Bunları milli bayramlarla
karıştırmamak lazım. Kaldıki Yüce dinimiz islamla çelişen milli bayramları
da yasaklamaktadır.
Müslüman olmayanların kendi dini ve milli bayramlarını kutlamalarına
karışmayız. Ya biz neden odamızı, televizyon ekranlarımızı onlara açıyoruz?
Niçin onlara benzemek istiyoruz?
Uyan ey müslüman !.. Seni hiristiyan yapmak
istiyorlar!.
Seni dinsiz
yapmak istiyorlar!.. Aç gözlerini uykudan!.. Bunları ne zaman öĝreneceksin!..
Ne zaman dinine sahip çıkacaksın?.. Ne zaman!
. Yılbaşının bayramlarımızla,
mübarek gecelerimizle alakası var mıdır. Aralık ayının son haftası
hiristiyan aleminin Noel yortusu deĝil midir?
Evet kardeşlerim!
Yılbaşı hurafesi biz müslümanlarla ilgili deĝildir. Yılbaşı hiristiyanların
kutlayageldikleri bir gecedir. Çam aĝacının evlere konması onların işidir.
Onlara göre baltık denizi etrafında yaşayan totenlerin bir orman ilahları
vardır. Totenler de ormandan çamı kesip evlerine getirerek onun etrafında
toplanıp tapınmalarının bir kalıntısıdır. Bu hurafenin bizimle alakası
yoktur. Noel yortusu da Aya Nikola isimli Noel babanın çocuklara hediye
daĝıtması da yine bir hiristiyan adetidir. Yılbaşına mahsus olarak hediye
alıp vermek hiç şüphesiz hırıstiyanlara benzemektir.
Deĝerli kardeşlerim!
Madde hırsına kapılarak memleketlerine sıĝmayan istilacı millet ve devletler,
başka devletleri baskı altına almayı adet haline getirmişlerdir. Onlar, bu
istilalarını çeşitli usul ve yollarla yapmaktadırlar. İşte onların bu
yollarından birisi de, başka milletlerin inançlarını sarsmaktır. Yılbaşı
eĝlenceleri, çam kesip evlere koymaları, yılbaşı hediyeleri hep bu cümleden
olan oyunlarındandır.
Haçlı seferleriyle başlayıp bugüne kadar devam eden istila emelleri hala
sürmektedir. Bunu daha evvel savaşla, zorla, fiili istila yollarıyla
denediler. Bunun başarılması mümkün olmayınca bir araya gelip dedilerki;
müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak adeta imkansız denecek kadar zor
bir iştir. O halde biz onları mutlaka islamdan etmek için boş yere çabalayıp
durmayalım.
Peki ne
yapmalı?
İslam memleketlerinde girişeceĝimiz faaliyetlerde onlara
hiristiyan örflerini, adetlerini, bayramlarını, kültürünü, ahlakını
aşılayalım. Akıl ve hisleriyle tamamen bir hiristiyana benzesinler,
hiristiyanlar gibi yaşasınlar, gerisi çok kolaydır. Onlar zamanla islam
kültürünü ahlakını yaşantısını unuturlar, tamamen bizim gibi yaşarlar. Evet
kardeşim böyle dediler ve bu metodu uygulamaya başladılar.
Bu fikirlerin
ileri sürüldüĝü 1911 yılından beri acaba hiristiyan misyonerleri yukardaki
planlarını gerçekleştirdiler mi? Uzun düşünmemize gerek yok sanırım. İslam
alemine toplu bir bakış karar vermemize kafidir. Kumar, içki, fuhuş,
çıplaklık, iffet ve haya anlayışından tutunda Noel yortuları kutlamaya kadar
hiristiyan kültür ve yaşayısı birçok müslümanın hayatına girmiştir. Biçok
müslüman adeta hiristiyan gibi yaşamaktadır. Öyleki müslüman dedikleri halde
hiristiyan kültürüyle yetişmiş, islamın emir ve hayatından, imanın
lezzetinden mahrum kalmış, dili ile müslüman ameliyle de hiristiyanlaşan
bazı müstekbirler baĝıra baĝıra bu hiristiyan adetlerinin islamda da
olduĝunu açıklamaya kadar cesaret bile ediyorlar. Adeta hiristiyan gibi Noel
babalarını zevkle eĝlenceyle kutluyorlar.
Evet müslüman, kısaca söylemek gerekirse misyonerler planlarının ilk kısmını
gerçekleştirmişlerdir. Yukardaki sözler misyonerlerin sinsi çalışma
usullerini kavramak bakımından çok önemlidir. Onlar müslümanları hiristiyan
yapamayınca dolambaçlı, çarpaşık yollara baş vururlar. Kendi örf ve
adetlerini tek kelimeyle hiristiyan kültürünü müslümanlar arasında yaymaya
çalıştılar. Batıcılık, modacılık, moderncilik, çaĝdaşcılık, ilericilik,
demokratcılık, cumhuriyetcilik adı altında toplumumuzda yerleşmiş olan
birçok adette hiristiyan kültürünün izleri ve eserleri maalesef mevcuttur.
Evet esefle görüyoruz ki; İslam aleminin en ucra köşelerine kadar yılbaşı
hurafesi girmiştir. Bazı müslüman kardeşlerimiz de yılbaşı hazırlıklarını
görmektedirler. Onların bu davranışları yanlıştır bu tür hareketlerden
vazgeçsinler.
Peygamber efendimiz buyuruyorki; Bir zaman gelecekki sizler kendinizden
evvel yaşamış insanları taklit ve takip edeceksiniz. Onları karış karış
kulaç kulaç takip edeceksiniz. Hatta onlar bir kelerin deliĝine girseler siz
de o delikten içeri gireceksiniz.
Ashab: Ya Resulüllah, takip edeceĝimiz o kimseler yahudi ve hiristiyanlar
mı olacak? diye sorduklarında, Peygamber efendimiz:
Ya kim olacaktı? buyurmuş.
Evet ne yazıki bugün adeta bu yapılmaktadır. Unutmamalıyız ki; islama
uymayan her türlü kutlamalar günahtır, müslümanların bundan mutlaka
kaçınması lazımdır. Özellikle müslüman görünüpte misyonerlerin uşaĝı olan
bazı devlet erkanı, siyasi inasanları sözde aydın insanların
propagandalarına kanmayalım, birakın onlar kutlasınlar ve herkes sevdiĝi
ile haşrolunur hadisi gereĝince beraber haşrolsunlar. Unutmayalım onlara
uymak en büyük günahlardandır hatta bazen insanı küfre götürür.
Peygamber Efendimiz buyuruyor:
Kim kendini bir kavme, bir millete benzetse o da onlardandır. Kimki bir
kavmin bir milletin toplumunu karartısını, kalabalıĝını çoĝaltırsa (onların
içine girip toplumuna karışırsa) o da onlardandır.
Cenab-ı Allah buyurdularki:
Ey inananlar! Yahudileri ve hiristiyanlari sakın ha veli (kendisine
tabi olunacak) edinmeyin. Çünkü onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim
yahudi ve hisristiyanları dost edinirse o da onlardandır.
30.12.2002
M.Nureddin Yekta
|