Malper/Anasayfa

M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

Güncel yazılar

Yılbaşını neden kutluyoruz?

Sevgili okuyucular!
Miladi tarihi ile 2002 yılını da geride bıraktık. Maddi ve manevi kazanç, yada kayıplarla dolu olan koskoca bir yıl daha ömür takvimimizden yaprak yaprak kopup gitti. Ömrümüzden kopup giden koskoca bir yılın muhasebesini yapmak mecburiyetinde olduĝumuz bir haftada bulunmaktayız.

İnsan, bilhassa inanmış birer müslüman olarak, geçirmiş olduĝumuz bir senenin deĝil, her günün akşamında “bugün ne yaptım, yapmış olduĝum işlerimde dünya ve ahirete yararlı olanları var mıdır” diye düşünmemiz başta gelen görevlerimizden biridir. Bu hususta Yüce Rabbimiz bir Ayeti Kerime’de mealen şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Herkes yarın (kıyamet günü) için önden ne göndermiş olduĝuna baksın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.”

Muhterem okuyucular!
Samimiyetle itiraf edelim ve kabul edelim ki; bizler, günlük, aylık yada yıllık yapmış olduĝumuz işlerin muhasebesini yaparken, işin hep maddi cephesini düşünüyor, bugün para ve mal olarak ne kazandım” diye bunun hesabını inceden inceye yapıyoruz. Ama, Allah’ın rızasına uygun olarak hangi işi yaptım, ahiret hayatim için ayeti celilenin ifadesi ile “önceden ne gönderdim” sorusunu kendimize bir türlü sormuyoruz, soramıyoruz!... Bu konuda kendimizi hesaba çekmiyoruz. Halbuki Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Hakiki mümin, dunyası için ahiretini, ahireti için de dünyasını terketmeyen (kişi) dir. Diĝer bir hadiste de: “Hiç ölmeyekmişsin gibi dunyan için, yarın ölecekmişsin gibi de ahiretin için çalış” buyurarak, dünya için çalışırken ahireti de unutmamak gerektiĝini ifade etmektedir.

Koca bir yılı geride bırakarak, dünya ve ahiret işlerimizin muhasebesini yapacaĝımız bir yılın son günlerine geldik, bu günlerde ömrümüzden kopup giden 365 günün hesabını vermek mecburiyetindeyiz. Hani Efndimiz buyuruyor: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz…” Bizler bu hesabı vermeyi aklımıza getirmezsek elbetteki bir gün bu hesap bizden sorulacaktır. Bunu düşünmemiz gerekirken, ne yazıkki bazı müslümanlar aslında bizim dinimizle örf adetimizle, ananelerimizle uzaktan yakından hiçmi hiç ilgisi, alakası olmayan “yılbaşı rezaletleri, kervan ve karnavalına katılmak için bütçe hesabını yapmaktadırlar. Oysa cahiliyyeden sonra Dini mübini kabul edip tekrar cahiliyye adetlerine dönmenin Yüce Rabbimize isyan bayraĝını açıp savaş açmak manasına geldigini unutmamak gerekir. Zira Allah’a isyan etmek demek Allah’a harb ilan etmek demektir.”

Evet kardeşim!
İçinde bulunduĝumuz hafta, hiristiyan ve hiristiyanlara özenenlerce hazırlanan yılbaşı gecesi için hazırlanan radyo ve televizyon programlari, büyük şehirleri adeta istila eden hindi sürüleri, lokanta ve gazinolarda ayırtılan içki sofraları, lokal ve kahvehanelerde yenilenen kumar aletleri, bir katliam haline dönüşen kesilip evlere getirilen ve daireleri süsleyen çam aĝaçları altına kurulan içki sofraları, acaip ve şeytani kılık-kıyafetle girip evleri dolaşacak Noel Baba sürüleri, milli piyango biletleri… Bunlar evet bütün bunların hazırlıklarının yapıldıĝı haftaya girerken, bütün bunların müslüman gençlerimizin kötü yola saptırılmasına, sıcak aile yuvalarımızın manevi bakımdan söndürülmesine, bizi dinimiz ve kültürümüzden uzaklaştırmak için hazırlanan planın bir parçası olduĝunun farkında bile olmayanlarımız var. Evet dinimizden uzaklaştırılmak için kurulan birer “şeytani tuzaklardır”!..

Bildiĝiniz gibi miladi takvime göre ömrümüzden bir yılı daha kaybetmiş bulunuyoruz, yani ölüme bir yıl daha yaklaşmışız. Şöyle bir etrafımıza bir göz atıyor ve görüyoruz ki; geçen 365 günün muhasebesini yapan, ömründen koca bir yılın koptuĝuna hiçte aldıran yok gibidir. Ama çarşı-pazara baktıĝımızda bazı hazırlıkların yapıldıĝını hemen farkediyoruz. Bu hazırlıklar neyin nesi? Bu hazırlıklar hiristiyan bayramı olan yılbaşı hazırlıklarıdır Hiristiyanlar, yandaşları ve onlara özenenler bayramlarını istedikleri gibi kutlayabilirler. Ya bizler! Biz kimiz, neyiz? Hiristiyan mıyız? Neden kutluyoruz bu bayramı? Onlar bizim bayramlarımızı kutluyorlar mı? Onları Ramazan veya Kurban bayramlarında hiç camide namaz kılarken, tekbir getirirken gördünüz mü? Hayır hayırrr! Ama başta büyükbaşlardan bazıları olmak üzere kendilerini aydın sanan bazıları bu bayramı milli bayram gibi göstermek isterler ve kutlamanın ne zararı var diyorlar!.. Halbuki bu bayram milli bir bayram deĝil bir dini bayramdır ve her dinin kendisine mahsus dini bayramları vardır. Bunları milli bayramlarla karıştırmamak lazım. Kaldıki Yüce dinimiz islamla çelişen milli bayramları da yasaklamaktadır.

Müslüman olmayanların kendi dini ve milli bayramlarını kutlamalarına karışmayız. Ya biz neden odamızı, televizyon ekranlarımızı onlara açıyoruz? Niçin onlara benzemek istiyoruz?

Uyan ey müslüman !.. Seni hiristiyan yapmak istiyorlar!. Seni dinsiz yapmak istiyorlar!.. Aç gözlerini uykudan!.. Bunları ne zaman öĝreneceksin!.. Ne zaman dinine sahip çıkacaksın?.. Ne zaman!…. Yılbaşının bayramlarımızla, mübarek gecelerimizle alakası var mıdır. Aralık ayının son haftası hiristiyan aleminin Noel yortusu deĝil midir?

Evet kardeşlerim!
Yılbaşı hurafesi biz müslümanlarla ilgili deĝildir. Yılbaşı hiristiyanların kutlayageldikleri bir gecedir. Çam aĝacının evlere konması onların işidir. Onlara göre baltık denizi etrafında yaşayan totenlerin bir orman ilahları vardır. Totenler de ormandan çamı kesip evlerine getirerek onun etrafında toplanıp tapınmalarının bir kalıntısıdır. Bu hurafenin bizimle alakası yoktur. Noel yortusu da Aya Nikola isimli Noel babanın çocuklara hediye daĝıtması da yine bir hiristiyan adetidir. Yılbaşına mahsus olarak hediye alıp vermek hiç şüphesiz hırıstiyanlara benzemektir.

Deĝerli kardeşlerim!
Madde hırsına kapılarak memleketlerine sıĝmayan istilacı millet ve devletler, başka devletleri baskı altına almayı adet haline getirmişlerdir. Onlar, bu istilalarını çeşitli usul ve yollarla yapmaktadırlar. İşte onların bu yollarından birisi de, başka milletlerin inançlarını sarsmaktır. Yılbaşı eĝlenceleri, çam kesip evlere koymaları, yılbaşı hediyeleri hep bu cümleden olan oyunlarındandır.

Haçlı seferleriyle başlayıp bugüne kadar devam eden istila emelleri hala sürmektedir. Bunu daha evvel savaşla, zorla, fiili istila yollarıyla denediler. Bunun başarılması mümkün olmayınca bir araya gelip dedilerki; “müslümanları” dinlerinden uzaklaştırmak adeta imkansız denecek kadar zor bir iştir. O halde biz onları mutlaka islamdan etmek için boş yere çabalayıp durmayalım.
Peki ne yapmalı?… İslam memleketlerinde girişeceĝimiz faaliyetlerde onlara hiristiyan örflerini, adetlerini, bayramlarını, kültürünü, ahlakını aşılayalım. Akıl ve hisleriyle tamamen bir hiristiyana benzesinler, hiristiyanlar gibi yaşasınlar, gerisi çok kolaydır. Onlar zamanla islam kültürünü ahlakını yaşantısını unuturlar, tamamen bizim gibi yaşarlar.” Evet kardeşim böyle dediler ve bu metodu uygulamaya başladılar.

Bu fikirlerin ileri sürüldüĝü 1911 yılından beri acaba hiristiyan misyonerleri yukardaki planlarını gerçekleştirdiler mi? Uzun düşünmemize gerek yok sanırım. İslam alemine toplu bir bakış karar vermemize kafidir. Kumar, içki, fuhuş, çıplaklık, iffet ve haya anlayışından tutunda Noel yortuları kutlamaya kadar hiristiyan kültür ve yaşayısı birçok müslümanın hayatına girmiştir. Biçok müslüman adeta hiristiyan gibi yaşamaktadır. Öyleki müslüman dedikleri halde hiristiyan kültürüyle yetişmiş, islamın emir ve hayatından, imanın lezzetinden mahrum kalmış, dili ile müslüman ameliyle de hiristiyanlaşan bazı müstekbirler baĝıra baĝıra bu hiristiyan adetlerinin islamda da olduĝunu açıklamaya kadar cesaret bile ediyorlar. Adeta hiristiyan gibi Noel babalarını zevkle eĝlenceyle kutluyorlar.

Evet müslüman, kısaca söylemek gerekirse misyonerler planlarının ilk kısmını gerçekleştirmişlerdir. Yukardaki sözler misyonerlerin sinsi çalışma usullerini kavramak bakımından çok önemlidir. Onlar müslümanları hiristiyan yapamayınca dolambaçlı, çarpaşık yollara baş vururlar. Kendi örf ve adetlerini tek kelimeyle hiristiyan kültürünü müslümanlar arasında yaymaya çalıştılar. Batıcılık, modacılık, moderncilik, çaĝdaşcılık, ilericilik, demokratcılık, cumhuriyetcilik adı altında toplumumuzda yerleşmiş olan birçok adette hiristiyan kültürünün izleri ve eserleri maalesef mevcuttur.

Evet esefle görüyoruz ki; İslam aleminin en ucra köşelerine kadar yılbaşı hurafesi girmiştir. Bazı müslüman kardeşlerimiz de yılbaşı hazırlıklarını görmektedirler. Onların bu davranışları yanlıştır bu tür hareketlerden vazgeçsinler.

Peygamber efendimiz buyuruyorki; „ Bir zaman gelecekki sizler kendinizden evvel yaşamış insanları taklit ve takip edeceksiniz. Onları karış karış – kulaç kulaç takip edeceksiniz. Hatta onlar bir kelerin deliĝine girseler siz de o delikten içeri gireceksiniz.
Ashab: „Ya Resulüllah, takip edeceĝimiz o kimseler yahudi ve hiristiyanlar mı olacak? diye sorduklarında, Peygamber efendimiz:

„Ya kim olacaktı?“ buyurmuş.

Evet ne yazıki bugün adeta bu yapılmaktadır. Unutmamalıyız ki; islama uymayan her türlü kutlamalar günahtır, müslümanların bundan mutlaka kaçınması lazımdır. Özellikle müslüman görünüpte misyonerlerin uşaĝı olan bazı devlet erkanı, siyasi inasanları sözde aydın insanların propagandalarına kanmayalım, birakın onlar kutlasınlar ve „herkes sevdiĝi ile haşrolunur“ hadisi gereĝince beraber haşrolsunlar. Unutmayalım onlara uymak en büyük günahlardandır hatta bazen insanı küfre götürür.

Peygamber Efendimiz buyuruyor:
“Kim kendini bir kavme, bir millete benzetse o da onlardandır. Kimki bir kavmin bir milletin toplumunu karartısını, kalabalıĝını çoĝaltırsa (onların içine girip toplumuna karışırsa) o da onlardandır.

Cenab-ı Allah buyurdularki:
“Ey inananlar! Yahudileri ve hiristiyanlari sakın ha veli (kendisine tabi olunacak) edinmeyin. Çünkü onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim yahudi ve hisristiyanları dost edinirse o da onlardandır.”

30.12.2002
M.Nureddin Yekta

 

Güncel yazılar sayfasına dönebilirsiniz!