Malper/Anasayfa
M.Nureddin Yekta'nin sayfasina hoş geldiniz!..

Hayat ve Hatıralarım

İlk evliliĝim:

Sonbaharda köyüme dönmüş beşinci sınıfı okuyordum. Öĝrencilerin çokluĝundan ikiye ayrılmıştık. Kimi öĝrenciler sabah, kimisi öĝleden sonra okula gidiyordu. Ben sabahları okula, öĝleden sonra da camide feqilere karışır arapça okuyordum.

Daha ilkokul 4. sınıftayken annem bana kız aramaya başlamıştı. Annemin tek evladıydım, biran önce evlendirip torunlarını görmek isterdi. Oysa ben Tıp okumayı çok severdim. O zamanki aklım ve hesabıma göre tıp okuyacaĝım, doktorayı vereceĝim, daha sonra profesorlüĝe kadar yükseleceĝim, yaşım 28 olacak sonra evleneceĝim. Ama annem asla olmaz dedi, kabul etmedi ve Ocak ayı 1971'de babamı göndermiş Haci Fetê Dewaz'ın (uzaktan amcam) küçük kızını istemişti. Haci amca da kızı vermiş söz kesilmişti. Annem geç saatlerde bana söyledi.

Haci amcalarla diyaloĝumuz çok iyidi. Birlikte Sahak yaylasına çıkardık, çadırlarımız (kon) bitişikti. Anneler daha hamileyken sözleşmişlerdi zaten.

Sabah okula gittim, sınıfta oturuyoruz, öĝretmenim (Nevzat Özcan-Amasyalı) Nurettin ayaĝa kalk dedi. Kalktım buyur öĝretmenim dedim.
- Hayırlı uĝurlu olsun ama biraz geç olmadı mı? Dedi.
- Ne oldu öĝretmenim? Dedim.
- Bu akşam nişanlanmışsın, dedi. Çok utanmış sessizce oturmuştum.

O zamanlarda damat/enişte kayın baba gil ile hiç diyaloĝa geçemezdi, hatta onları görünce saklanırdı. Hele damat adayı hiç nişanlısını göremezdi. Kayınbaba gil tarafına da gidemezdi, çok ayıpsanırdı.
23 Nisan gelmişti. Köyümüzün içinde akan küçük akarsu baharın kar erimesinden dolayi epey çoşmuştu. Köy meydanına gidebilmek için köprüden geçmek gerekirdi. Yol kayınbaba kapısından geçerdi. Dışarda sıra olmuştuk. Ben ordan gelmem dedim, öĝretmen zorluyordu.

Sıra olmuş beklerken bir arkadaşımızın önlüĝünün olmadıĝını farkeden öĝretmen ona "sen çık tek gel" dedi. Öĝretmen saĝla solla uĝraşırken ben sıradan çıktım ve hemen önlüĝümü çıkarıp o arkadaşa verdim, böylece arkadaşlarla ordan geçmekten kurtuldum. O döneme göre büyük iş başarmıtım kendimce.

İlk okul diplomasını aldıktan bir yıl sonra (13.10.1972) düĝünümüz oldu.
Evliliĝin ve düĝünün ne olduĝunu bilemediĝim bir zamanda evlenip aile sahibi olmuştum. Çalışmıyordum ve hiçbir gelirim de yoktu, üstelik önümde uzun yıllar okumam gereken medrese tahsili vardı.

Gelin getirildiĝinde memleketin adeti olarak damat damda bekleyecek, gelin tam kapıya geldiĝinde başına çerez dökülecekti. Bizim de öyle oldu, ama evliliĝin ne olduĝunu bilmediĝim için gelin sanki bana deĝilde başkasına geliyor ve ben de damadın arkadaşlarından (saĝdıç) biriyim gibiydim.

Yani hiçbir heyecan yoktu. Gelin, benden 7-8 ay daha küçüktü. İkimiz de çocuktuk evliliĝi bilmiyorduk ama ailemiz uygun görmüştü biz de kabul etmiştik. Rabbim her ikimizin de anne babasına rahmet eylesin. Bize göre çocuktuk bu karar yanlıştı ama onlara göre karar uygundu. Tabiki hiçbir anne ve baba çocukları hakkında kötü düşünmez.

Düĝünden iki ay sonra çantamı aldım eski köyümüz Xirbê Feqiyan (Sürügüden) köyü medresesine gittim, Allah razı olsun Seyda Mela Şahabeddin beni medreseye aldı, arapça tahsilime devam ettim.  

 

Hayat ve Hatıralarım sayfasına dönebilirsiniz!