3551 -
Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Allah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile
kıldığı şeyleri size söylemiyeyim mi?''
"Evet ey Allah'ın Resülü, söyleyin!'' dediler. Bunun üzerine saydı:
"Zahmetine rağmen abdesti tam alımak. Mescide çok adım atmak. (Bir namazdan
sonra diğer) Namazı beklemek. İşte bu ribâttır, işte bu ribâttır. İşte bu
ribâttır."
Müslim, Tahâret 41, (251); Muvatta, Sefer 55, (1,161); Tirmizi, Tahâret 39,
(52); Nesâi, Tahâret 106.
3552 -
Ukbe İbnu Âmir radıyallahu anh anlatıyor: "Üzerimizde develeri gütme işi
vardı, (bunu sırayla yapıyorduk.) (Bir gün) gütme nöbeti bana gelmişti.
Günün sonunda develeri kıra ben çıkarıyordum. (Birgün, nöbetimden dönüşte)
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldim,
ayakta halka hitabediyordu. Söylediklerinden şu sözlere yetiştim:
"Güzelce abdest alıp, sonra iki rek'at namaz kılan ve namaza bütün ruhu ve
benliği ile yönelen hiç kimse yoktur ki kendisine cennet vâcib olmasın!"
(Bunları işitince kendimi tutamayıp:) "Bu ne güzel!'' dedim. (Bu sözüm
üzerine) önümde duran birisi: "Az önce söylediği daha da güzeldi!'' dedi.
(Bu da kim? diye) baktım. Meğer Ömer İbnu'IHattâb'mış.
O, sözüne devam etti:
"Seni
gördüm, daha yeni geldin. Sen gelmezden önce şöyle demişti:
"Sizden kim
abdestini alır ve bunu en güzel şekilde yapar, sonra da: "Eşhedü en lâ ilâhe
illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühü. (Şehâdet ederim ki
Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu
ve Resûlüdür)" derse, kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır; hangisinden
isterse oradan cennete girer."
Ebu
Davud'un rivayetinde "...abdesti güzel yaparsa..." denmiştir.
Tirmizi'nin
rivayetinde "....resûlühü (Allah'ın ...Resûlü)" kelimesinden sonra
"Allah'ım, beni tevbe edenlerden kıl, temizlenenlerden kıl" duası da vardır.
Ebu Davud, Taharet 65, (169); Tirmizi, Taharet, 41, (55).
3553 -
Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Mü'min -veya müslüman- bir kul abdest aldı mı
yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün günahlar su ile -veya suyun
son damlasıyla- yüzünden dökülür iner, ellerini yıkayınca elleriyle işlediği
hatalar su ile birlikte -veya suyun son damlasıyla ellerinden dökülür iner.
Ayaklarını yıkayınca da ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları su ile
-veya suyun son damlasıyla- dökülür iner. (Öyle ki abdest tamamlanınca)
günahlarından arınmış olarak tertemiz çıkar."
Müslim,
Tahâret 32, (244); Muvatta, Tahâret 31, (1, 32); Tirmizi, Tahâret 2, (2).
3554 -
Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdularki: "Kim abdest alır ve abdestini güzel yaparsa hataları
vücudundan tırnak diplerine varıncaya kadar çıkar dökülür.''
3555 -
Bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "Hz. Osman radıyallahu anh abdest aldı
ve dedi ki: "Ben Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şu benim abdestim gibi
abdest aldığını, sonra da şöyle söylediğini gördüm: "Kim bu şekilde abdest
alırsa geçmiş günahları affedilir, namazı ve mescide kadar yürümesi de
nafile (ibadet) olur."
Buhari,
Vudü 25; Müslim, Tahâret 8, (229).
3556 -
Amr İbnu Abese es-Sülemi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sizden kim
abdest suyunu hazırlar, mazmaza ve istinşakta bulunur (ağzına ve burnuna su
çeker) ve sümkürürse, mutlaka yüzünden, ağzından, burnundan hataları
dökülür. Sonra Allah'ın emrettiği şekilde yüzünü yıkarsa, sakalın (ın
bittiği mahallin) etrafından su ile birlikte yüzü ile
işlediği günahlar dökülür. Sonra dirseklere kadar kollarını yıkayınca,
ellerinin günahları su ile birlikte parmak uçlarından dökülür gider. Sonra
başını meshedince, başının günahları saçın etrafından su ile birlikte akar
gider. Sonra topuklarına kadar ayaklarını yıkayınca, ayaklarının günahları,
parmak uçlarından su ile birlikte akar gider. Sonra kalkıp namaz kılar,
Allah'a hamd ve senâda bulunur, O'na layık şekilde tazimini gösterir ve
kalbinden Allah'tan başkasını(n korku ve muhabbetini) çıkarırsa, annesinden
doğduğu gündeki gibi bütün günahlarından arınır."
Müslim, Müsâfirin 294, (832).
3557 -
Abdullah es-Sunâbihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Mü'min kul abdest aldıkça mazmaza yaptı mı (ağzını
yıkadı mı) günahlar ağzından çıkar. (Burnunu sümkürdü mü) günahlar burnundan
çıkar, yüzünü yıkadı mı günahlar göz kapaklarının altına varıncaya kadar
yüzünden çıkar. Ellerini yıkadı mı günahlar tırnak diplerine varıncaya kadar
ellerinden çıkar. Başını meshetti mi, günahlar kulaklarına varıncaya kadar
başından çıkar. Ayaklarını yıkadı mı, günahlar ayak tırnaklarının altına
varıncaya kadar ayaklarından çıkar. Sonra mescide kadar yürümesi ve kılacağı
namaz nafile (bir ibâdet) olur.'
Muvatta,
Tahâret 3 0, (1, 31); Nesâi, Tahâret 3 5, (1, 74); İbnu Mâşe, Tahâret 6,
(283).
3558
-
Ebu Ümâme el-Bâhili radıyallahu anh anlatıyor: "Amr İbnu Abese radıyallahu
anh'ı dinledim, diyordu ki: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a: "Abdest
nasıl alınır?'' diye sordum. Şöyle açıkladı: "Abdest mi? Abdest alınca şöyle
yaparsın: Önce iki avucunu tertemiz yıkarsın. Sonra yüzünü ve dirseklerine
kadar ellerini yıkarsın. Başını meshedersin, sonra da topuklarına kadar
ayaklarını yıkarsın. (Bunları tamamladın mı) bütün günahlarından arınmış
olursun. Bir de yüzünü Aziz ve Celil olan Allah için (secdeye) koyarsan,
anandan doğduğun gün gibi, hatalarından çıkmış olursun.''
Ebu Ümâme
der ki: "Ey Amr İbnu Abese dedim, ne söylediğine dikkat et! Bu
söylediklerinin hepsi bir defasında veriliyor mu?
"Vallahi
dedi, bilesin ki artık yaşım ilerledi, ecelim yaklaştı, (Allah'tan ölümden
çok korkar bir haldeyim), ne ihtiyacım var ki, Allah Resülü hakkında yalan
söyleyeyim! Andolsun söylediklerim, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'dan
kulaklarımın işitip, hafızamın da zabtettiklerinden başkası değildir."
Müslim,
Müsâfırin 294, (832); Nesâi, Tahâret 108, (1, 91, 92).
Bu hadis,
Nesâi'nin metninden alınmadır. Amr İbnu Abese radıyallahu anh'ın müslüman
oluşunu anlatan uzunca bir hadisin son kısmıdır.
3559 -
İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Kim abdestli olduğu halde abdest tazelerse, Allah bu sebeple
kendisine on (misli) sevab yazar.''
Tirmizi,
Taharet 44, (59).
3560 -
Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Kim abdest alıp: "Sübhâneke Allahümme ve bihamdike
estağfiruke ve etübu ileyke. (Rabbim
seni tenzih
ederim, Allah'ım hamdim sanadır, senden bağışlanmak isterim, tevbem de
sanadır)" derse, bu bir kâğıda yazılır, sonra bir mühür üzerine nakşedilir,
sonra da Arş'ın altına kaldırılır ve Kıyamete kadar (mühür) kırılmaz.''
Rezin tahric etmiştir.
ABDESTİN
SIFATI
3561 -
Humrân Mevlâ Osman anlatıyor: "Hz. Osman radıyallahu anh su istemişti.
(Getirdim Aldı ve) üç kere ellerine dökerek yıkadı. Sonra sağ elini kaba
sokup mazmaza ve istinşakta bulundu (ağzına ve burnuna su alıp yıkadı).
Sonra üç kere yüzünü, arkasından da dirseklerine kadar üç kere ellerini
yıkadı. Sonra başına meshetti, sonra da topuklarına kadar ayaklarını üçer
sefer yıkadı ve: "Ben Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı, şu abdestim gibi
abdest alırken gördüm. Abdesti bitince de şöyle demişti:
"Kim şu
abdestim gibi abdest alır, arkasından iki rek'at namaz kılar ve namazda
kendi kendine (dünyevi bir şey) konuşmazsa geçmiş günahları affedilir."
Buhari,
Vudü 24, 28, Savm 27; Müslim, Taharet 3, 4, (226); Ebu Dâvud, Tahâret 50,
(106);
Nesâi,
Tahâret 27, 2 8, 93, (1).
3562 -
Ebu Davud'un İbnu Müleyke'den kaydettiği bir başka rivâyette şöyle
gelmiştir: "Hz. Osman radıyallahu anh'tan abdest hakkında (nasıl alınacağı)
sorulmuştu. Hemen su istedi ve derhal bir abdest kabı getirildi. Kaptan önce
sağ eli üzerine su döktü (ve onu yıkadı), sonra sağ elini kaba batırdı, üç
kere mazmaza, üç kere istinşakta bulundu. (önceki hadiste geçtiği üzere
zikretti. Hadisdte şu ziyade var): "Sonra elini daldırıp su aldı ve başına,
kulaklarına meshetti, kulakların iç ve dışlarını birer kere meshetti.''
Ebu Dâvud,
Tahâret 50, (108).
3563 -
Yine Ebu Dâvud'un bir diğer rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Sağ eliyle sol eli
üzerine su döktü, sonra her ikisini de bileklere kadar yıkadı."
Ebu Dâvud,
Taharet 50, (109).
Yine Ebu
Dâvud 'un bir diğer rivâyetinde "Başını üç kere meshetti '' den miştir.
Ebu Dâvud,
Tahâret 50, (110).
3564 -
Abdu Hayr anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh bize geldi ve namaz kıldı.
(Namazdan sonra abdest) suyu istedi.
"Suyu ne
yapacak, namazı kıldı ya! Herhalde bize öğretmek istiyor!" dedik. İçinde su
olan bir kapla bir leğen getirildi. Kaptan sağ eline su döktü: Üç defa
ellerini yıkadı. Sonra üç kere mazmaza ve istinşakta bulundu. Mazmaza ve
istinşakı su aldığı eliyle yaptı. Sonra üç kere yüzünü
yıkadı, sağ elini üç kere yıkadı, üç kere sol elini yıkadı. Sonra elini kaba
batırdı, bir kere başını meshetti. Sonra üç kere sağ ayağını yıkadı, üç kere
sol ayağını yıkadı. Sonra: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın abdestini
bilmek kimin hoşuna giderse, işte o böyledir!" dedi."
Ebu Dâvud,
Tahâret 50, (111); Tirmizi, Tahâret 37, (48); Nesâi, Tahâret 75, (1, 68).
3565 -
Nesâi'nin bir diğer rivâyeti şöyledir: ".. Başını meshetti.'' -Şû'be, bir
defasında alnından başının gerisine kadar (eliyle) işâret etti- sonra dedi
ki: "Ellerini tekrar geri getirip getirmediğini bilmiyorum.''
Nesâi,
Tahâret 76, (1, 68-69).
3566 -
Ebu Dâvud'da, İbnu Abbâs'tan yapılan bir diğer rivâyet şöyledir: "Ali
radıyallahu anh yanıma girdi. Su dökmüş (küçük abdest bozmuş) idi. Abdest
suyu istedi. İçinde su olan bir kap getirdik.
Bana: "Ey
İbnu Abbâs! Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın nasıl abdest aldığını sana
göstereyim mi?" dedi. Ben de: "Evet göster!" dedim. Bunun üzerine su kabını
elleri üzerine eğdi ve ellerini yıkadı. Sonra sağ elini kaba soktu, onunla
diğeri üzerine su döktü, sonra iki avucunu yıkadı. Sonra mazmaza ve
istinşakta bulundu. Sonra iki elini birden kaba soktu. İkisiyle birlikte su
avuçlayıp yüzüne çarptı. Sonra başparmaklarını kulaklarının ön kısmına
soktu. Sonra ikinci, üçüncü sefer aynı şeyleri tekrar etti. Sonra sağ eliyle
bir avuç su aldı ve bunu alnına döktü ve yüzü üzerine akmaya bıraktı. Sonra
dirseklerine kadar kollarını üçer kere yıkadı. Başını ve kulaklarının
arkasını meshetti. Sonra tekrar her iki elini beraberce kaba soktu. Bir
avuç su alıp onu pabuç içinde olan (sağ) ayağına vurdu ve o su ile ayağını
yıkadı. Sonra aynı muameleyi diğer ayağına, (sola) yaptı.''
(Abdullaş
el-Havlani) der ki: "(İbnu Abbâs'a) sordum: "Ayaklar ayakkabı içinde olduğu
halde mi?''.
"Evet dedi,
ayakkabı içinde olduğu halde.'' Ben tekrar sordum:
"Ayakkabı
içinde mi?''
"Evet!
dedi, ayakkabı içinde!" Ben tekrar sordum: "Ayakkabı içinde mi?''
"Evet!
dedi, Ayakkabı içinde."
Ebu Dâvud,
Tahâret 50, (117).
Nesâi'nin
bir diğer rivâyetinde şöyle denmiştir. "...Sonra bir avuç su ile üçer defa
mazmaza ve istinşakta bulundu."
Nesâi,
Tahâret 76, (1, 68).
3567 -
Abdullah İbnu Zeyd İbni Asım İbni'l-Ensâri radıyaIlahu anh'ın anlattığına
göre, kendisine: "Bizim için, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın
abdestiyle bir abdest al (da görelim)!" diye talepte bulunuldu. O, hemen bir
kap (su) isteyip, önceki hadiste anlatılan şekilde abdest aldı.
Abdest
alışını anlatan rivâyette şu farklı açıklama var:
"Başını
meshettikte ellerini (saçları üstünde) ileri ve geri doğru yürüttü. (şöyle
ki: Mesh ameliyesine başın ön kısmından başladı ellerini enseye doğru
götürdü. Sonra, başladığı yere kadar geri getirdi. Sonra ayaklarını
yıkadı.''
Buhari,
Vudü 38; Müslim, Tahâret 18, 19, (235, 236); Muvatta, Tahret 1, (1, 18); Ebu
Dâvud, Tahâret 50, (118,119,120); Tirmizi, Tahâret 27, 36, (35, 47); Nesai,
Tahâret 80, 81, 82, (1, 71,72).
Müslim'in
bir rivâyetinde şöyle denmiştir: "Başını üç kere meshetti.''
3568 -
Buhari rahimehullah'ın bir rivâyetinde şöyle denmiştir:
"Resulullah
aleyhissalâtu vesselâm (abdest uzuvlarını) ikişer kere yıkayarak abdest
aldı.''
Buhâri,
Vudü 23.
Ebu
Dâvud'un bir rivâyetinde, Mikdâm İbnu Ma'dikerb'den şu kaydedilir:
"Sonra
başını, içiyle ve dışıyla iki kulağını meshetti."
Ebu Dâvud,
Tahâret 50, (121).
Yine Ebu
Dâvud'un bir başka rivâyetinde şöyle denmiştir: "Kulaklarını içleriyle
dışlarıyla meshetti, parmaklarını kulaklarının deliklerine soktu.''
Ebü Dâvud,
Tahâret 123.
3569 -
Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm'a bir bedevi gelerek, abdestten sordu. Resülullah ona
uzuvların üçer kere yıkanmasını gösterdi. Sonra da:
"Abdest
işte böyle alınır! Kim buna bir ziyâdede bulunursa, fena bir iş yapmış olur,
haddi aşar ve zulmeder" buyurdu."
Ebu Davud,
Tahâret 51, (135); Nesâi, Tahâret 105, (1, 88). Bu metin Nesâi'ye aittir.
3570 -
Ebu Dâvud'un bir rivâyetinde şöyle gelmiştir: " ..Sonra başını meshetti.
Şehadet parmaklarını kulaklarına soktu. Başparmaklarıyla kulaklarının
dışlarını meshetti. Şehadet parmaklarıyla kulakların içini meshetti..."
Rivâyetin sonunda şu ifâde var: "Abdest işte böyledir. Kim buna ziyadede
bulunur veya bundan eksiltme yaparsa kötü bir iş yapmış ve
zulmetmiş olur -yahut zulmetmiş ve kötü bir iş yapmış olur-."
Ebu Dâvud,
Tahâret 51, (135).
Nesâi'nin
rivâyetinde özetle şöyle denmiştir: ".. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a
bir bedevi geldi ve ondan abdest hakkında sordu. Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm abdestin alınışını, uzuvları üçer sefer yıkayarak gösterdi, sonra
şöyle söyledi: "Abdest işte böyledir. Kim buna ziyâdede bulunursa kötü bir
iş yapmış, haddi aşmış ve de zulmetmiş olur. ''
Nesâi,
Tahâret 105, (1, 88).
3571 -
İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
uzuvlarını birer kere yıkayarak abdest aldı.''
Buhari,
Vudü 22; Ebu Dâvud, Tahâret 53, (1, 38); Nesai, Tahâret 84, 85, (1, 73, 74).
3572 -
Ebu Dâvud'un bir rivâyetinde İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle der:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın nasıl abdest aldığını size göstermemi
ister misiniz?"
İçinde su
olan bir kab istedi, sağ eliyle bir avuç su aldı, mazmaza ve istinşak yaptı,
sonra bir avuç daha aldı, bununla iki elini birleştirip (iki eliyle) yüzünü
yıkadı. Sonra bir avuç daha aldı bununla sağ elini yıkadı. Sonra bir avuç da
aldı, bununla sol elini yıkadı. Sonra bir avuç su daha aldı,
sonra elini çırptı, sonra başını ve kulaklarını meshetti. Sonra bir kabza su
daha aldı sağ ayağının üzerine serpti, ayağında nalın olduğu halde, sonra
onu iki eliyle meshetti, elin biri ayağın üstünde, diğeri de nalının
aLtında. Sonra aynı şeyi sol ayağa yaptı.''
Buhari,
Vudü 7; Ebu Dâvud, Tahâret 52, (137); Nesâi, Tahâret 84, 85, (1, 73, 74).
3573 -
Ebu Dâvud veTirmizi'nin bir başka rivâyetinde Rübeyyi' Bintu Muavvız İbni
Afrân radıyallahu anhâ der ki: ". .avuçlarını üç kere yıkadı, yüzünü üç kere
yıkadı, bir kere mazmaza ve istinşak yaptı. Ellerini üçer üçer yıkadı.
Başını iki kere meshetti. Başının gerisinden başladı, sonra önünden. İki
kulağını da (meshetti) içlerini de, dışlarını da. Ayaklarını da üçer üçer
yıkadı.''
Ebu Dâvud, Tahâret 50, (126); Tirmizi, Tahâret 25, (33).
3574 -
Bir diğer rivayette: "Başın tamamını meshetti. Bunu, başın tepesinden
başlayıp saçın döküldüğü her tarafa ulaşacak şekilde saçın şeklini bozmadan
icra etti" denmiştir.
Ebu Dâvud, Tahâret, 50 (128).
3575 -
Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: "...Başını meshetti, başın öne gelen
kısmını da, arkaya gelen kısmını da, şakaklarını da, kulaklarını da birer
birer meshetti.''
Ebu Dâvud, Tahâret 50, (129).
Bir diğer rivâyette: "Elinde arta kalan su ile başını meshetti '' denmiştir.
Ebu Dâvud, Tahâret 50, (130).
3576 -
Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam
abdest aldı ve bunu, yüzünü üç, ellerini üç sefer yıkayarak, "Kulaklar
baştandır '' deyip başını da üç sefer
meshederek yaptı.''
Hammâd der ki: "Bu rivâyette geçen "Kulaklar baştandır'' ibaresi, Ebu
Ümme'nin sözü mü yoksa Resülullah'ın sözü mü bilemiyorum."
Tirmizi, Taharet 29, (37); Ebu Davud, Taharet 50, (134).
Bu metin Tirmizi'nindir. Ebu Dâvud'da şu ifade de yer alır: "Gözpınarlarını
da meshederdi.'' O rivayette: "Kulaklar baştandır'' da demiştir.
3577 -
Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh bana şunu
söyledi: "Bir adam Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelmişti. Bunun
abdest almış fakat ayaklarının üzerinde tırnak kadar bir yeri yıkamadan
bırakmış olduğunu gördü. ResüluIlah aleyhissalâtu vesselâm, adama derhal
müdâhale etti: "Git abdestini güzel kıl!" Adam gidip yeniden abdest aldı,
sonra namazını kıldı."
Müslim, Tahâret 31, (243); Ebu Dâvud, Tahâret 67, (171).
3578 -
Ebu Dâvud'un bir diğer rivâyetinde Resülullah'ın ashabından biri şöyle
anlatır: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ayağının sırtında dirhem
büyüklüğünde bir kısma su değmemiş olduğu halde namaz kılmakta olduğunu
görmüştü, derhal abdesti ve namazı iade etmesini emretti."
Ebu Dâvud, Tahret 173.
3579 -
İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Beraber olduğumuz bir
sefer sırasında, bir ara Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bizden geride
kaldı sonra tekrar kavuştu.
Bu sırada namaz vakti girmişti.
Bizler de
abdest alıyor, ayaklarımıza meshediyorduk. (Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm) yüksek sesle nida etti: "Ökçelerin ateşte vay hâline!" Bunu iki
veya üç kere tekrarladı."
Buhari, İlm
3, 30, Vudü 27, 29; Müslim, Taharet 25-28, (240-242); Muvatta, Taharet 5,
(1,19); Ebu Dâvud, Tahâret 46, (97); Nesâi, Tahâret 89, (1, 77, 78);
Muvatta.
3580 -
Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Halk ikindi namazı sırasında
acele etti ve bir kısmı alelacele abdest aldı. Biz onlara ulaştık.
Ökçelerine su değmemiş, parlıyordu. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:
"Öçelerin ateşte vay hâline! Abdesti tam alın!'' buyurdular.''
Müslim,
Tahâret 26, (241).
3581 -
Tirmizi der ki: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam'dan şöyle rivâyet edildi:
"Ökçe ve ayak çukurlarının ateşte vay haline."
Tirmizi,
Tahâret 31, (41).
3582 -
Hz. Câbir radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, kendisine sarık üzerine
meshetmekten sorulmuştu. Şu cevabı verdi:
"Hayır,
olmaz, su ile saça değilmelidir!''
Muvatta,
Tahâret 38, (1, 35)
3583 -
Hz. Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir
seriyye göndermişti. Askerler soğukla karşılaşıp üşüdüler. Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm'a döndükleri zaman, onlara sarıklarının ve
mestlerinin üzerine meshetmelerini emretti."
3584 -
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı
abdest alırken gördüm. Üzerinde çizgili kırmızı bir sarık vardı. Elini
sarığın altına soktu, başının ön kısmını meshetti, sarığını çözmedi."
Ebu Dâvud,
Tahâret 57, (147).
3585 -
Sâbit İbnu Ebi Safiyye anlatıyor: "Ebu Cafer'e -ki Muhammed el-Bâkır'dır-
dedim ki: "Hz. Câbir radıyallahu anh, sana Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm'ın uzuvlarını birer birer, ikişer ikişer ve üçer üçer yıkayarak
abdest aldığını söyledi mi?"
Bu soruma:
"Evet!" diye cevap verdi."
Bir
rivâyette de: "Birer birer yıkayarak abdest aldı mı?" diye sordum; "evet!''
diye cevap verdi'' şeklinde gelmiştir..
Tirmizi,
Tahâret 35 (45, 46)
3586 -
Abdullah İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm ikişer ikişer yıkayarak abdest aldı ve: "Bu, nur üzerine nurdur"
buyurdu.''
3587 -
Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselam,
uzuvlarını üçer üçer yıkayarak abdest aldı ve şöyle buyurdu:
"Bu benim
ve benden önceki diğer peygamberlerin ve İbrahim aleyhissalam'ın
abdestidir."
Rezin
tahric etmiştir.
MİSVAK
3588 -
Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Eğer ümmetim üzerine zahmet vermeyecek olsaydım, her namazda
misvak kullanmalarını emrederdim."
Buhari,
Cum'a 8, Temenni 9; Müslim, Tahâret 42, (252); Muvatta, Tahâret 115, (1,
66); Ebu Dvud, Tahâret 115, (46); Tirmizi, Tahâret 18, (22); Nesâi, Tahâret
7, ( 1,12). Bu metin Sahiheyn'in metnidir.
Muvatta'nın
rivâyetinde: ". . her abdestte. . .'' denmiştir.
3589 -
Ebu Dâvud ve Tirmizi'nin Zeyd İbnu Hâlil el-Cüheni radıyallahu anh'tan
kaydettikleri rivâyet şöyledir: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle
söylediğini işittim: "Ümmetime zahmet vermeyecek olsam, her namazda misvak
kullanmalarını emrederdim ve yatsı namazını da gecenin üçte birine kadar
te'hir ederdim.
Ebu Dâvud, Tahâret 25, (47); Tirmizi, Tahâret 18, (23).
3590 -
Tirmizi şu ziyâdede bulundu: "Zeyd İbnu Hâlid, namaza geldiği zaman misvağı
kulağının üstünde olurdu, tıpkı kâtibin, kulağı üstündeki kalemi gibi.
Misvaklanmadan namaza durmazdı. Misvaklandıktan sonra yine yerine koyardı."
Tirmizi, Tahâret 18, (23).
3591 -
Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam
gece (namaza) kalktığı vakit ağzını misvakla ovalardı.''
Buhari, Cum'a 8, (2, 212), Vudü 73, Teheccüd 9; Müslim, Tahâret 45, (254);
Ebu Dâvud, Tahâret 30, (55); Nesâi, Tahâret 2, (1, 8) Bu metin Sahiheyn'e
aittir.
3592 -
Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselam 'ın
abdest suyu ve misvâkı (akşamdan hazırlanıp yanına) konulurdu. Gece kalkınca
abdest bozar, sonra misvaklanırdı.''
3593 - Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: "(Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm) gece veya gündüz yattığında ve kalktığında mutlaka abdest almazdan
önce misvaklanırdı."
Ebu Dâvud, Tahâret 27, 30, (51, 56, 57); Müslim; Tahâret 45, (253); Nesai,
Tahâret 8, (1, 13), Metin Ebu Dâvud'a ait.
3594 -
Yine Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Misvak ağız için temizlik vasıtasıdır. Rab Teâla için de
rıza vesilesidir.''
Nesâi, Tahâret 5, (1, 10).
3595 -
Hz. Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a
uğramıştım. Elindeki bir misvakla dişlerini misvaklıyordu ve ü, ü diye bir
ses çıkarıyordu, misvak ağzındaydı, sanki kusuyor gibiydi."
Buhari, Vudü 73; Müslim, Tahâret 46, (255); Ebu Dâvud, Tahâret 26, (49);
Nesâi, Tahâret 3,(1, 9).
3596 -
İbnu Ömer radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Rüyamda gördüm ki, bir misvakla dişlerimi misvaklıyorum. İki
kişi yanıma geldi, biri diğerinden büyüktü. Elimdeki misvakı onlardan küçük
olana uzattım. Bana: "(Büyüğü) büyükle!'' dendi. Bunun üzerine misvağı büyük
olana verdim.''
Buhari, Vudü 74; Müslim, Rü'ya 19, (2271).
Hadisi, Buhari muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir, Müslim ise senetli
olarak kaydetmiştir.
3597 -
Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bana
misvağını yıkamam için verirdi. (Teberrük için, yıkamazdan) önce kendim
kullanırdım, sonra yıkayıp ona verirdim."
Ebu Davud, Taharet 28, (52).
ELLERİN YIKANMASI
3598 -
Hz. Ebü Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu
vesselâm buyurdular ki: "Uykudan uyanınca, sizden hiç kimse, üç sefer
yıkamadıkça ellerini kaba banmasın. Çünkü o, ellerinin geceyi (vücudunun
neresinde geçirdiğini bilemez."
Buhari, Vudü 26; Müslim, Tahâret 87, (278); Muvatta, Tahâret 9, (1, 21); Ebu
Dâvud, Thâret 49, (103, 104, 105); Tirmizi, Tahâret 19, (24); Nesâi, Tahâret
1, (1, 6, 7).
İSTİNSAR, İSTİNŞAK VE MAZMAZA
3599 -
Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Kim abdest alırsa istinsarda bulunsun (sümkürsün),
kim taşla istinca yaparsa teklesin."
Buhari, Vudü 25; Müslim, Tahâret 20, 22, (237); Muvatta, Tahâret 2, 3,
(1,19); Ebu Dâvud, Tahâret 55, (140); Nesâi, Tahâret 70, 72, (1, 66, 67).
3600 -
Müslim'in bir rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Sizden biri abdest alınca
burnuna su çeksin, sonra sümkürsün."
Müslim, Tahâret 20, (237).
Bir diğer rivâyette: "...Burun deliklerine su çeksin, sonra sümkürsün''
şeklindedir.
Müslim, Tahâret 21, (237).
3601 -
Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdularki: "Biriniz uykudan uyandığı zaman üç kere sümkürsün. Zirâ
şeytan, burnunun içinde geceler.''
Buhari, Bed'ül-Halk 11, (6, 243); Müslim, Tahâret 23, (238); Nesâi, Tahâret
73, (1, 67).
3602 -
Abdullah İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu
vesselâm'ı bir avuç su ile hem mazmaza hem de istinşak yaparken gördüm, bunu
üç kere yapmıştı.''
Tirmizi, Tahâret 22, (28).
3603 -
Talha İbnu Musarrıf an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına girdim, abdest alıyordu. Su
yüzünden ve sakalından göğsüne akıyordu. Mazmaza ve istinşakın arasını da
ayırmıştı."
Ebu Dâvud, Tahâret 54, (139).
3604 -
Hz. Ali radıyallahu anh 'tan anlatıldığına göre, su istemiş ve mazmaza ve
istinşak yapmış, sol eliyle sümkürmüş sonra da:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın temizliği böyleydi '' demiştir.
Nesâi, Tahâret 74, (1, 67).
SAKAL VE PARMAKLARI HİLALLEMEK
3605 -
Osman İbnu Affân radıyallahu anh'ın anlattığına göre, Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm sakalını hilâlliyor idi."
Tirmizi, Tahâret 23, (31).
3606 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu
vesselâm abdest alınca bir avuç su alır, onu çenesinin altına tutup onunla
sakalını hilâller ve: "Aziz ve Celil olan Rabbim böyle emretti" derdi."
Ebu Davud, Tahâret 56, (145).
3607 -
Müstevrid İbnu Ş'eddâd radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu
vesselâm'ı gördüm. Abdest aldığı zaman ayaklarının parmaklarını serçe
parmağı ile hilâlliyordu."
Tirmizi, Tahâret 30, (40); Ebu Dâvud, Tahâret 58, (148).
3608 - Lakit İbnu Sabıra radıyallahu anh anlatıyor: "Dedim ki: "Ey Allah'ın
Resülü! Bana abdestten haber ver!'' Aleyhissalâtu vesselâm:
"Abdesti tam al, parmaklar arasını hilâlle, istinşak'da mübâlağa yap, oruçlu
olursan mübalâğa yapma'' buyurdu.''
Ebu Dâvud, Tahâret 55, (142, 143, 144); Tirmizi, Tahâret 30, (3 8); Nesâi,
Tahâret 71, 92, (1,66, 79).
KULAKLARI MESHETMEK
3609 - Rebi' Bintu Mu'arrız radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm abdest aldı, (bu esnada) elini kulaklarının hücresine
soktu."
Ebu Dâvud, Tahâret 50, (131).
3610 -
Nâfi merhum anlatıyor: "İbnu Ömer, kulakları için suyu parmağıyla alırdı."
Muvatta, Tahâret 37, (1, 34).
ABDESTİ TAM ALMAK
3611 -
Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam
buyurdularki: "Ümmetim, Kıyamet günü çağırıldıkları vakit abdestin izi
olarak (nurdan) bir parlaklıkları olduğu halde gelirler. Öyleyse kimin
imkanı varsa parlaklığını artırsın."
3612 -
Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: "Ebu Hüreyre radıyallahu anh abdest
aldı, yüzünü yıkadı, ellerini yıkadı, ellerini yıkarken nerdeyse omuza kadar
yıkıyordu. Sonra ayaklarını yıkadı ve nerdeyse bacaklarına kadar yükseldi.
Sonra dedi ki: "Ben Resulullah aleyhissalâtu veselâm'ın, "Ümmetim Kıyamet
günü (abdest uzuvlarındaki) parlaklıkla gelir..." Gerisi
yukarıdaki gibi devam ediyor.
3613 -
Müslim'in diğer bir rivâyetinde şöyle denmiştir: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm'ın "...Mü'minin zineti, abdestin yükseldiği yere kadar yükselir..."
Buhar'i, Vudü 3; Müslim, Taharet 34, 35, 40, (246, 250); Nesai, Tahâret 110,
(1, 94, 95).
SUYUN MİKTARI
3614 -
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
(miktarca) bir sâ'dan beş müdd 'e kadar olan su ile yıkanır, bir müdd su ile
de abdest alırdı.''
Bir başka rivâyette: "... beş mekkûk ile yıkanır, bir mekkûk iIe de abdest
alırdı" denmiştir.
Bir diğer rivâyette: " . . beş. . '' denmiştir.
Tirmizi'nin rivâyetinde "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Abdest için iki rıtl su kafidir.''
Ebu Dâvud'un rivâyetinde: "...Resülullah aleyhissalâtu vesselâm iki rıtl
ihtivâ eden kapla abdest alır, bir sâ' ile guslederdi '' denmiştir.
Buhari, Vudü 47; Müslim, Hayz 51, (325); Ebu Dâvud, Tahâret 44, (95);
Tirmizi, Salât 425,
(609); Nesâi, Tahâret 59, (1, 57, 58).
3615 -
Sefine radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı bir
sa' miktarındaki su cenâbetten yıkar, bir müdd su da abdestine yeterdi."
Müslim, Hayz 52, (326); Tirmizi, Tahâret 42, (56).
3616 -
Ümmü Ammâre radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
abdest aldı. Bu maksadla kendisine içerisinde üçte iki müdd miktarında su
bulunan bir kab getirilmişti.''
Ebu Dâvud, Tahâret 44, (94); Nesâi, Tahâret 59, (1, 58).
Nesâi şunu ilâve etmiştir: "Şu'be der ki: "Ben, Aleyhissalâtu vesselâm'ın
kollarını yıkadığını ve onları ovduğunu, kulaklarının iç kısmını
meshettiğini öğrendim. Ancak kulakların dışını da meshettiğini bilmiyorum."
3617 -
Abdullah İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Bize Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm gelmişti. Kendisine bakır kapta su getirdik, onunla abdest aldı."
Ebu Dâvud, Tahâret 47, (100).
3618 -
Ubey İbnu Ka'b radıyallahu anh anlatıyor: "ResüIullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Abdest (sırasın)da vesvese veren bir şeytan vardır. Adı da
el-Velehân'dır. Öyleyse suyun vesvesesinden kaçının."
Tirmizi, Tahâret 43, (57).
MENDİL
3619 -
Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın
abdest aldıktan sonra kurulandığı bir bezi vardı.''
Tirmizi, Tahâret 40, (53).
3620 -
Hz. Mu'âz radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı
gördüm, abdest alınca elbisesinin bir kenarıyla yüzünü siliyordu.''
Tirmizi, Tahâret 40, (54).
DUA VE BESMELE
3621 -
Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular: "Abdesti olmayanın namazı yoktur. Üzerine Allah'ın
ismini zikretmeyen kimsenin abdesti de abdest değildir."
Ebu Dâvud, Tahâret 48, (101).
3622 -
Rabâh İbnu Abdirrahmân İbni Ebi Süfyân İbnu Huveytip an ceddihâ an ebihâ
'dan rivâyete göre demiştir ki: "Ben Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı
işittim. Diyordu ki: "Üzerine Allah'ın ismini
zikretmeyen kişinin abdesti yoktur."
Tirmizi, Tahâret 20, (25).
3623 -
Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm'ı
işittim. Diyordu ki: "Kim abdestinin başında Allah'ı zikrederse bedeninin
tamamı temizlenir. Eğer Allah'ın ismini zikretmezse bu kimsenin sadece
abdest uzuvları temizlenir."
Rezin tahric etmiştir. Feyzu'I-Kadir, 6, 128).
3624 -
Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a
geldim, abdest alıyordu. Şu duayı okuduğunu işittim: "Allahümma'ğfirli zenbi
ve vassi'li fi dâri ve bârik li fi rızki (Allah'ım günahımı mağfıret et,
evimi bana genişlet, rızkımı bana mubârek
kıl."
Rezin tahric etmiştir. İbnu's-Sünni Amelü'l-yevm ve'I-Leyl, 5, 10.YEL
3625 -
Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Ses ve koku olmadıkça abdest alınmaz.''
Bir rivâyette şöyle gelmiştir: "Biriniz mescidde iken, kabaları arasında bir
yel hissetse ses işitmedikçe veya koku duymadıkca dışarı çıkmasın.''
3626 -
"Sizden biri, karnında bir şeyler hissetse ve fiilen çıkıp çıkmadığı
hususunda tereddüd içinde kalsa, bir ses işitmedikçe veya bir koku
duymadıkça mescidden çıkmasın."
3627 -
Ebu Dâvud'da şöyle gelmiştir: "Biriniz namazda iken, dübüründe bir hareket
hissetse ve abdestinin bozulup bozulmadığı hususunda tereddüde düşse, bir
ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidi terketmesin."
Müslim, Hayz 99, (362); Tirmizi, Tahâret,56, (74, 75); Ebu Dâvud, Taharet
68, (177).
3628 -
Abdullan İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
veselâm'a, namazda iken hayaline abdesti bozuldu gibi gelen bir adamdan
bahsedilmişti. Şöyle ferman buyurdular:
"Sesi işitip kokuyu duymadıkça namazı sakın terketmesin.''
3629 -
Ebu Dâvud bir rivâyette şu ziyadede bulunmuştur: "Biriniz mescide girince,
kabaları arasında bir şey hissedecek olsa, çıkanın sesini işitmedikçe sakın
mescidden dışarı çıkmasın.''
Buhari, Vudü 4, 34, Büyü 5; Müslim, Hayz 98, (361); Ebu Dâvud, Tahâret 68,
(176); Nesâi, Tahâret 116, (1, 99).
3630 -
Ali İbnu Talk (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Biriniz namazda yellenirse derhal namazdan çıksın,
abdest alsın ve namazı iade etsin."
Ebu Dvud, SaIât 193, (1005).
3631 -
Bu hadisin Tirmizi'deki lâfzı şöyle: "Bir bedevi gelerek: "Ey Allah'ın
Resulü! bizden bir kimse çölde bulunsa, azıcık bir yel kaçırsa, suyu da az
ise ne yapmalıdır)?" diye sordu.
Aleyhissalâtu vesselam: "Sizden biri yellenecek olursa abdest alsın.
Kadınlara da arkalarından temas etmeyiniz. Bilesiniz ki Allah hakk(ın
sorulması ve açıklanmasıyla ilgili hususlarda sizden) utanma
talebinde bulunmaz."
Tirmizi, Radâ 12, (1164-1166).
MEZİ
3632 -
Muhammed İbnu Hanefiye anlatıyor: "Hz Ali radıyallahu anh dedi ki: "Ben
mezisi akan bir kimseydim. Bunun hükmü hususunda -kızı hanımım olması
sebebiyle- Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'a soramamıştım. Mikdâd
İbnu'l-Esved radıyallahu anh'a söyledim, o
sordu. Şu cevabı almıştık: "(Mezisi gelen kimse) zekerini yıkar ve abdest
alır."
3633 -
Muvatta ve Ebu Dâvud'un rivayetlerinde Mikdâd şöyle demiştir: "Hz. Ali
radıyallahu anh, bana, kendisi için Resûlullah'tan: "Kadınına yakınlaşınca
mezisi akan kimseye ne gerektiği hususunda sormamı söyledi. Ali ilâveten
dedi ki: "Zira yanımda Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın kızı var, bu
sebeple bizzat sormaktan utanıyorum."
Mikdâd der ki: Ben bu mesele hakkında Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a
sordum. Şu cevabı verdi:
"Biriniz buna rastlarsa fercini su ile yıkasın. Namaz abdesti ile abdest
alsın."
Ebu Dâvud bir başka rivâyette şu ziyadeyi kaydeder: "...zekerini ve iki
husyesini yıkasın."
Buhari, Gusl 13, İlm 51, Vudü 34; Müslim, Hayz 17, (303); Muvatta, Tahâret
53, (140);
Tirmizi, Tahâret 83, (114); Nesâi, Taharet 112, (1, 96, 97) Gusl 28, (1,
213); Ebu Dâvud,
Tahâret 93, (206, 207, 208, 209).
3634 -
Yine Ebu Dâvud'un bir diğer rivâyeti şöyledir: "Hz. Ali radıyallahu anh dedi
ki: "Ben mezisi akan bir kimseydim, yıkanmaya başladım. (Sonunda) sırtım
çatlayacak hale geldim.
Durumu Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'a zikrettim -veya ona zikredildi.
Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: Öyle yapma, (her seferinde yıkanma)!
Meziyi gördün mü, zekerini yıka, sonra da namaz abdestiyle abdest al. Ancak
meni atacak olursan o zaman yıkan!" buyurdular."
Ebu Dâvud, Tahâret 93, (203).
3635 -
Sehl İbnu Hüneyf radıyallahu anh anlatıyor: "Ben mezi akıntısından epey bir
sıkıntıda idim. Bu yüzden sık sık gusül yapıyordum. Sonunda Resulullah
aleyhissalâtu vesselâm'a bu husustan sordum. Bana:
"Meziden dolayı sana abdest kâfidir!" buyurdular.
"Ey Allah'ın Resülü! elbiseye değen meziden ne yapmalıyım?'' dedim.
"Bir avuç su alıp, bunu, mezinin değdiğini zannettiğin yerlere serpmen sana
yeterlidir!" cevabını verdi.''
Ebu Dâvud, Tahâret 83, (210); Tirmizi, Tahâret 84, (115); İbnu Mâce, Tahâret
70, (506).
3636 -
Abdullah İbnu Sa'd el-Ensâri radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah
aleyhissalâtu vesselâm'dan guslü gerektiren şeyler nelerdir, sudan sonra
olan sudan sordum. Şu cevabı verdi: "Bu mezidir. Her erkek mezi ifrâz eder.
Mezi akınca fercini ve husyelerini yıkarsın, ve namaz abdestiyle de abdest
alırsın."
Ebu Dâvud, Tahâret 83, (211).
3637 -
Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Ben de (meziyi), kendimden ipek ipliği
gibi iner görürdüm. Öyleyse bunu sizden biri görünce (telaşlanmayıp)
zekerini yıkasın ve namaz abdestiyle abdest alsın." Burada meziyi
kastetmiştir.- "Muvatta, Tahâret 54, (1, 41).
KUSMUK
3638 - Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu
vesselâm (bir keresinde) kustu ve abdest aldı.'' Ma'dân der ki: "Resulullah
aleyhissalâtu vesselâm'ın âzadlısı Sevban radıyallahu anh'a Şam câmiinde
rastladım. Bu meseleyi ona hatırlattım ve ondan (mahiyetini) sordum. Şu
cevabı verdi: Doğru söylemiş, o zaman abdest suyunu da Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'ın kendilerine ben dökmüştüm."
Ebu Dâvud, Savm 32, (2381); Tirmizi, Tahâret 63, (87).
KAN
3639 -
Misver İbnu Mahreme'nin anlattığına göre: "Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu
anh'ın hançerlendiği gece huzuruna girdi ve Ömer'i sabah namazı için
uyandırdı. Ömer radıyallahu anh: "Namazı terkedenin İslam'dan nasibi
yoktur!'' buyurdu. Sonra Ömer, yarasından kan aktığı
halde namaz kıldı.''
Muvatta, Tahâret 51, (1, 3 9-40).
3640 -
Hz Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor "Resulullah aleyhissalâtu vesselam'la
birlikte Zâtu'r-Rikâ' gazvesine çıktık. (Askerlerden) bir kişi, müşriklerden
birinin hanımına temasta bulundu. Kocası da:
"Muhammed'in Ashabından kan dökmeden geri dönmeyeceğim'' diye yemin etti.
Evinden çıkıp Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ı tâkibe koyuldu. Resulullah
aleyhissalâtu vesselâm bir verde mola verdi ve:
"Kim bizi (nöbet tutup) koruyacak?'' diye sordu. Muhacir ve Ensâr'dan birer
adam vazifeyi üzerlerine aldılar. Resulullah aleyhissalâtu vesselâm,
bunlara: "Şu geçidin girişini tutun (orada bekleyin)!'' diye ferman buyurdu.
Bu iki zat, geçidin ağzına gelince Muhacirden olanı, yattı. Ensâri de namaz
kılmaya başladı.
Derken tâkipçi adam da oraya geldi. (Namazdaki nöbetçinin) silüetini görünce
anladı ki, bu, askerlerin koruyucusudur, derhal bir ok attı ve ok, eliyle
koymuşcasına hedefini buldu. Ensari oku çıkarıp (namazına devam etti).
Müşrik (isabet ettiremedim düşüncesiyle atmaya devam
etti.)
Öyleki üçüncü okunu da attı. Ensâri de (yaraya aldırmadan) aynı şekilde
namazına devam etti. Bir müddet sonra arkadaşı uyandı. (Müşrik bunların iki
kişi olduğunu görünce) yerinin farkına vardıklarını anladı ve kaçtı.
Muhâcirden olan zât, Ensari arkadaşındaki kanı görünce:
"Sübhânallah! Sana ilk oku atınca beni niye uyandırmadın?" diye sordu.
Arkadaşı:
"Öyle bir
sure okuyordum ki, kesmek istemedim '' diye cevapladı.''
Ebu Dâvud,
Tahâret 79, (198).
KADINA DEĞME
3641 -
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
kadınlarından birini öptü, sonra dönüp namaza gitti, abdest tazelemedi. Urve
rahimehullah der ki: "Kendisine: "Bu, sizden başka bir hanımı olmamalı!"
dedim, Hz. Aişe gülmekle cevap verdi.''
Ebu Dâvud,
Tahâret 69, ( 178, 179,180); Tirmizi, Tahâret 63, (86); Nesâi, Tahâret 121,
(1,104); İbnu Mâce, Tahşet 69, (502).
3642 -
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Erkeğin
hanımını öpmesi ve ona eliyle dokunması hep mülamese (değme) sayılır.
Öyleyse kim hanımını öperse veya eliyle dokunursa abdest alması gerekir." Bu
rivayetin bir benzeri İbnu Mes'ud'dan gelmiştir.
Muvatta, Tahâret 64, (1, 43).
3643 -
Übeyy İbnu Ka'b (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü, dedim, bir
kimse hanımıyla cima yapsa fakat inzal olmasa yıkanması gerekir mi?" "Kadına
değen kısmını yıkar, sonra abdest alır ve namaz kılar!" buyurdular."
Buhari,
Gusl 29, Müslim, Hayz 85, (346).
FERCE
DEĞMEK
3644 -
Talk İbnu Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın yanına geldik. (Biz huzurlarında iken) bir adam geldi. Sanki o
bir bedevi idi. "Ey Allah'ın Resulü! dedi, kişi abdest aldıktan sonra
zekerine değerse ne gerekir (abdesti bozulur mu, bozulmaz mı?) '' Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi:
"O,
kendisinden bir parça değil midir?"
Ebu Dâvud,
Tahâret 71, (182, 183); Tirmizi, Tahâret 62, (85); Nesâi, Tahâret 120,
(1,101). Bu metin Tirmizi'nindir.
3645 -
Büsre Bintü Saffan (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "ResululIah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Zekerine değen abdest almadıkça namaz kılmasın.''
Tirmizi,
Tahâret 61, (82, 83, 84); Muvatta, Tahâret 58, (1; 42); Ebu Dâvud, Tahâret
70, (181); Nesâi, Taharet 118, (1, 100).
3646 -
Mus'ab İbnu Sa'd İbni Ebi Vakkâs (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Ben, Sa'd
İbni Ebi Vakkâs (radıyallahu anh)'a Kur'an tutuyordum. Bir ara kaşındım.
Sa'd: "Her halde zekerine değdin?'' dedi. Ben "evet!" deyince:
"Kalk,
abdest al!'' emretti. Ben de gidip abdest alıp geri döndüm."
Muvatta,
Tahâret 59, (1,42).
3647 -
Nafi rahimehullah anlatıyor: "Ben, bir sefer sırasında İbnu Ömer
(radıyallahu anh)'le beraberdim. Güneş doğduktan sonra onun abdest alıp
namaz kıldığını gördüm. Kendisine: "Bu, şimdiye kadar kıldığınızı hiç
görmediğim bir namaz!'' dedim. Şu açıklamayı yaptı:
"Sabah
namaz kılmak üzere abdest aldım sonra fercime dokundum. Sonra da abdest
almayı unuttum (ve namaz kıldım. Şimdi bu durumu hatırlayınca) yeniden
abdest alıp namazımı iade ettim.''
Muvatta,
Tahâret 60, (1, 42, 43).
UYKU,
BAYILMA; KENDİNDEN GEÇME
3648 -
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah'ın ashabı uyurlar, sonra
abdest almadan namaz kılarlardı:
(Enes'ten
bunu rivayet eden) Katade'ye: "Bu sözü Enes'ten bizzat işittin mi?" diye
sorulmuştu: "Vallahi evet!" diye te'yid etti."
Müslim,
Hayz 125, (376); Ebu Dâvud, Tahâret 80, (200); Tirmizi, Tahâret 58, (78.
3649 -
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'den anlatıldığına göre, oturarak uyur, sonra
kalkar, abdest almadan namaz kılardı." Muvatta
3650 -
Hz. Ali (radıyallahu ahh) anlatıyor: "Gözler, halkanın bağıdır, öyleyse
uyuyan abdest alsın."
Ebu Dâvud,
Tahâret 80, (203).
3651 -
İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'ın anlattığına göre, Resulullah'ı
(aleyhissalâtu vesselâm) secde halinde uyurken görmüş ve hatta Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) horlayıp solumuş, sonra kalkıp (abdest almadan)
namaz kılmıştır. İbnu Abbas der ki: "Ey Allah'ın Resulü dedim, siz uyudunuz,
(abdestiniz bozulmuş olmalı değil mi)?" Bana şu açıklamayı yaptı: "Abdest,
yatarak uyuyana gerekir. Zira yatarak uyuyunca mafsalları rahâvet basar.''
Tirmizi,
Taharet 57, (77); Ebu Dâvud, Tahâret 80, (202); Nesâi, Ezân 41, (2, 30).
3652 -
Ubeydullah İbnu Abdillah İbni Utbe anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu
anhâ)'nin yanına girip, kendisine: "Bana Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın hastalığından bahsetmez misiniz?'' dedim.
"Elbette ''
dedi ve anlattı: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın hastalığı
ağırlaşmıştı. Bir ara: "Halk namazı kıldı mı?'' diye sordu.
"Hayır ey
Allah'ın Resülü, sizi bekliyorlar '' dedik.
"Benim için
leğene su koyun!" emrettiler. Dediğini yaptık. Yıkandılar. Sonra kalkmaya
çalıştı. Ancak üzerine baygınlık geldi. Az sonra açıldı. Tekrar: "Halk
namazı kıldı mı?" diye sordu.
"Hayır, ey
Allah'ın Resulü, sizi bekliyorlar!'' dedik. Halk oturmuş, yatsıyı kılmak
üzere Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı bekliyordu."
Buhari,
Ezân 51, 39, 46, 47, 67, 68, 70, Vudü 45, Hibe 14, Farzu'1-Hums 4, Enbiya
19,
Megazi 83,
Tıbb 21, İti'sâm 5; Müslim, Salât 90, (418); Nesâi, İmamet 40, (2,101, 102).
Bu rivâyet
Buhari ve Müslim tarafından tahric edilen uzunca bir rivayetten bir
parçadır.
3653 -
Esma Bintu Ebi Bekr (radıyallahu anhümâ), küsuf namazıyla ilgili rivayetinde
der ki: "..Ben de (Resulullah'a uyarak) namaza durdum. (Namazı öylesine
uzattı ki) üzerime baygınlık geldi. Başımın üzerine su dökmeye başladım."
Urve
rahimehullah der ki: "Abdest almadı. ''
Buhari,
Vudü 37 İlm 24, Küsuf , 10, 11, Sehv 9, Itk 3, İ'tisam 2; Müslim, Küsuf 11,
(905).
ABDEST
GEREKTİREN
3654 -
Ebu Hüreyre radıyallahu anh)'den nakledildiğine göre, Ebu Hüreyre mescidde
abdest alırken yanına Abdullah İbnu Kârız gelir. Ona, Ebu Hüreyre şu
açıklamayı yapar: "Bir keş (kurumuş çökelek) parçası yedim, bu sebeple
abdest alıyorum. Çünkü ben Resulallah aleyhissalâtu vesselâm'ın "Ateşte
pişen şeyler yiyince abdes alın" dediğini işittim."
Müslim,
Hayz 90, (352); Nesâi, Taharet 122, (1,105,106); Tirmizi, Tahâret 58, (79);
Ebu Dâvud, Tahâret 76, (194). Bu, Müslim'in lafzıdır. Müslim'de Hz. Aişe'den
de buna benzer bir rivâyet mevcuttur.
ABDESTİN
TERKİ
3655 - İbnu
Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
koyun budu yedi ve namaz kıldı, abdest almadı.''
Buhari,
Vudü 50, Et'ime 18; Müslim, Hayz 91, (354); Muvatta, Tahâret 91, (1, 25;
Ebu Dâvud, Tahâret 75, (187); Nesai, Tahâret 123, (1, 108).
Buhari'nin
bir başka rivayetinde: "Tencereden eliyle etli kemik aldı'' denmiştir.
Müslim'in bir rivayetinde: "Budu kemirdi, sonra namaz kıldı, abdest
tazelemedi'' denmiştir.
3656 -
Amr İbnu Ümeyye ed-Damri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ı gördüm, elindeki koyun budundan parça kesiyordu,
ezan okundu. Hemen et dildiği bıçağı bırakıp namaza koştu, abdest almadı."
Buhari,
Vudü 50, Ezan 43, Cihad 92, Et'ime 20, 26; Müslim, Tahâret 92, (355);
Tirmizi, Et'ime 33, (1837).
3657 -
Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
çıktı, beraberinde ben de vardım. Ensârdan bir kadına uğradı. Kadın ona bir
koyun kesti. Bir tabak tâze hurma getirdi, ondan yeyip sonra öğle için
abdest aldı ve namaz kıldı. Sonra (namazdan) ayrıldı. Kadın ona koyundah
arta kalan bir şeyler getirdi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) onu da
yiyip ikindiyi kıldı, bu sırada abdest almadı."
Muvatta,
Tahâret 25, (1, 27); Tirmizi, Tahâret 59, (80); Ebu Dâvud, Tahâret 75,
(191,192); Nesâi, Tahâret 23, (1,108).
Bu
Tirmizi'nin lafzıdır. Ebu Dâvud ve Nesai'nin rivayetinde: "Resulullah'ın son
iki icraatından biri ateşin değiştirdiğinden abdest almayı terketmekti''
denmiştir.
3658 -
Ubeyd İbnu Sümâme el-Murâdi anlatıyor: "Abdullah İbnu'I-Hâris İbni Cez'
(radıyallahu anh), Mısır'a yanımıza geldi. Kendisi Resulullah (aleyhissalatu
vesselâm)'ın ashabından idi. Mısır Camii'nde şu hadisi anlatırken işittim:
"Ben, öyle hatırlıyorum ki, Resulullah (aleyhissalâtu vesselam)'la bir
adamın evinde oturan yedi kişiden yedincisi veya altıdan
altıncısıydım. Derken Bilâl (radıyallahu anh) geçti ve ezan okudu. Biz de
çıktık. Giderken bir adama uğradık tenceresi ateş üstündeydi.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona: "Tenceren yeterince pişti mi?''
diye sordu. Adam: "Evet, annem babam sana feda olsun!" dedi. Resulullah
bunun üzerine bir parça aldı. Çiğnemesi devam ederken namaz için iftitah
tekbiri aldı. Ben bu sırada ona bakıyordum."
Ebu Dâvud, Tahâret 75, (193).
3659 -
Süveyd İbnu'n-Nu'mân (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hayber Seferine
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte çıktık. Hayber yakınlarında
olan Sahbâ'ya vardığımız zaman Resulullah aleyhissalâtu vesselâm ikindi
namazını kıldı. Namaz bitince yiyecek getirilmesini ferman buyurdu. Sadece
kavut getirilmişti. Bunun su ile ıslatılmasını emir buyurdu.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)da, biz de ondan yedik. Sonra akşam
namazına kalktı. Ağzını mazmaza etti. Biz de ağızlarımızı mazmaza ettik.
Fakat abdest almadı."
Buhari, Vudü 51, 54, Cihâd 123, Megazi 35, 38, Et'ime 7, 9, 51; Muvatta,
Tahâret 20, (1, 26); Nesâi, Tahâret 124, (1, 108, 109).
3660 -
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm süt
içti. Ne mazmaza yaptı, ne abdest aldı; namazını kıldı."
DEVE ETLERİ
3661 -
Câbir İbnu Semure (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Koyun eti sebebiyle abdest alayım mı?''
diye sordu. "Dilersen abdest al, dilemezsen alma!" diye cevap verdi. Adam
bunun üzerine: "Deve eti sebebiyle abdest alayım mı?'' diye sordu.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu sefer: "Evet, deve eti sebebiyle
abdest al!" cevabını verdi. Adam tekrar: "Koyun ağıllarında namaz kılayım
mı?'' diye bir başka sual sordu:
"Evet!'' cevabını aldı. Tekrar sordu:
"Pekala, deve ağıllarında namaz kılayım mı?''
"Hayır!'' buyurdu Aleyhissalâtu vesselam."
Müslim, Hayz 97, (360).
3662 -
Ebu Dâvud ve Tirmizi'de Berâ (radıyallahu anh)'nın rivayetlerine göre
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle demiştir: "Deve ağıllarında namaz
kılmayın, çünkü onlar şeytandandır." Koyun ağıllarından soruldu:
"Oralarda kılın, çünkü onlar berekettir'' buyurdular.''
Ebu Dâvud, Tahâret 72, (184); Tirmizi, Tahâret 60, (81).
MÜTEFERRİK HADİSLER
3663 -
İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz, yollarda ayağa bulaşan pislik
sebebiyle abdest tazelemezdik."
Ebu Dâvud, Tahâret 81, (204); İbnu Mâce, İkamet 67, (1041).
3664 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam izarını sarmış
olarak namaz kılarken, Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) ona:
"Git, abdest al!" ferman buyurdu. Adam gitti abdest aldı, sonra şelip
(tekrar namaza durdu.
Resulûllah (aleyhissalâtu vesselâm) tekrar):
"Git abdest al!" emretti.
Adam gitti,
abdest aldı, geri geldi. Bir adam:
"Ey
Allah'ın Resulü, ona niye abdest almasını emir buyurdunuz?'' diye sordu.
"O, dedi,
izârını sarkıtmış olarak namaz kılıyordu. Allah, izarını sarkıtan erkeğin
namazını kabul buyurmaz!''
Ebu Dâvud,
Libas 28, (4086).
MEST
ÜZERİNE MESHETMEK
3665 -
Muğire İbnu Şu'be (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'la beraberdim. Bana: "Ey Muğire, su kabını al!''
emretti. Ben de onu aldım. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (la tenhaya
gittik. O) benim gözümden kayboldu, kaza-yı hâcet yaptı, (geri döndü).
Üzerinde Şâmi bir cübbe vardı. (Abdest almak için hazırlık yaptı. Cübbesinin
yenlerini çemreyip) kollarını çıkarmaya çalıştı. Ancak (yenler) dardı.
Ellerini (yenlerin uç kısmından geri çıkarıp cübbeyi sırtına koyup
kollarını) alttan çıkardı. Ben su döktüm, namaz için abdest aldı.
Mestleri
üzerine meshetti, sonra namaz kıldı."
3666 -
Bir diğer rivâyette: "Mestlerini çıkarmada yardımcı olmak için eğildim.
Bana: "Bırak onları, zirâ ben, abdestli olarak mestlerimi giyindim" buyurdu
ve üzerlerine meshetti.'' Bu Sahiheyn'in lâfzıdır.
3667 -
Müslim merhumun bir diğer rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
mestleri, başının ön kısmı (alnı) ve sarığı üzerine meshetti '' denilmiştir.
3668 -
Ebu Dâvud'un bir diğer rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
mestleri üzerine meshetmişti; ben: "Ey
Allah'ın Resulü! yoksa unuttunuz mu?'' dedim.
"Bilakis, dedi, belki sana unutturuldu. Aziz ve celil olan Rabbim, bana
böyle emretti.''
Buhari, Vudü 48, 3 5, 49, Salât 7, 25, Cihâd 90, Megâzi 80, Libâs 10, 11;
Müslim, Taharet 77, 79, 81, 82, (274); Muvatta, Tahâret 42, (1, 36); Ebu
Dâvut, Tahâret 59; (149, 150; 151); Tirmizi, Tahâret 72, (97, 98, 99, 100);
Nesâi, Tahâret 96, 97, 100, 87, (1, 82, 83, 84, 76).
3669 -
Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
mestleri ve örtüsü üzerine meshetti."
3670 -
Ebu Dâvud'un rivayetinde şöyle denmiştir: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) ihtiyacı için (araziye) çıkardı. Ben de O'na su taşırdım. (Kaza-yı
hâcet yapınca) abdest alırdı.
Bu sırada sarığı ve "bot'' ları üzerine meshederdi."
Müslim, Tahâret 84, (275); Ebu Dâvud, Tahâret 59, (153); Tirmizi, Tahâret
75, (101); Nesâi, Tahâret 86, 96 (1, 75, 81).
3671 -
Ebu Übeyde İbnu Muhammed İbni Ammâr İbni Yâsir anlatıyor:
"Câbir İbnu Abdillah (radıyallahu anh)'a mest üzerine meshetme hususunda
sordum. "Ey kardeşimin oğlu, bu sünnettir '' buyurdu. Bunun üzerine sarık
üzerine meshetme hakkında sordum:
"Saça meshet!'' diye cevap verdi.''
Tirmizi, Tahâret 75, (102).
3672 -
Cerir İbnu Abdillah el-Beceli (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, Cerir,
abdest alıp mestleri üzerine meshedince, kendisine: "Mest üzerine mesh mi
yapıyorsun'' diye sormuşlardır.
O da: "Evet
demiştir, ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı gördüm. Bevletti sonra
abdest aldı.
(Sıra
ayaklarına gelince, yıkamayıp) mestlerinin üzerine meshetti '' dedi.
Buhari,
Salât 25; Müslim, Tahâret 73, (272); Tirmizi, Tahâret 70, (93); Nesâi,
Tahâret 96, (1, 81).
A'meş der
ki: "İbrahim Nehâ'i dedi ki: "Bu hadis, Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu
anh)'un ashabını taaccübe (hayrete) sevkediyordu, çünkü Cerir (radıyallahu
anh)'in müslüman oluşu Mâide süresinin nüzülünden sonra idi."
3673 -
Ebu Davud'un rivayetinde Cerrr şöyle demiştir: "Meshetmekten beni ne
alıkoyacak? Zira ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı meshederken
gördüm!''
Bu sözü
üzerine Cerir'e: "Bu, Mâide suresinin nüzûlünden önceydi'' dendi de şu
cevabı verdi:
"Hayır! Ben
kesinlikle Maide suresinin nüzûlünden sonra müslüman oldum."
Ebu Dâvud,
Tahâret 59, (154).
3674 -
Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm), Mekke'nin fethedildiği gün, beş vakit namazın hepsini tek bir
abdestle kıldı ve mestlerine meshetti. Hz. Ömer (radıyallahu anh):
"Bugün, hiç
yapmadığın bir şeyi yaptın!'' dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Âmmden
(bilerek) yaptım ey Ömer" cevabını verdi.''
Müslim,
Taharet 86, (277); Ebu Dâvud, Tahâret 66, (172); Tirmizi, Tahâret 45, (61);
Nesai, Tahâret 101, (1, 86). Tirmizi ve Nesai'nin rivâyetinde mesh'in zikri
geçmez.)
3675 -
Hz. Mugire (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
abdest aldı ve çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti.
Ebu Dâvud, Tahâret 61, (159); Tirmizi, Tahâret 74, (99).
Ebu Dâvud der ki: "İbnu Mehdi, bu hadisi rivâyet etmezdi. Çünkü Muğire
(radıyallahu anh)'den bilinene göre Aleyhissalâtu vesselam mestlerine
meshediyordu."
Yine Ebu Dâvud der ki: "Bu hadis Ebu Musa el-Eş'ari (radıyallahu anh)
tarafından da rivâyet edilmiştir: "Aleyhissalatu vesselam çorapları üzerine
meshetti." Ancak bu rivâyet muttasıl ve kuvvetli değildir, (zayıftır).
Ebu Dâvud der ki: "Çorap üzerine Ali İbnu Ebi Tâlib, İbnu Mes'üd, Bera İbnu
Azib, Enes İbnu Mâlik, Ebu Ümame, Sehl İbnu Sa'd ve Amr İbnu Hureys
(radıyallahu anhüm ecmain) ecmain de meshetmiştir. Bu tatbikat Ömer
İbnu'I-Hattâb ve İbnu Abbâs (radıyallahu anhüm)'dan da rivayet edilmiştir.
3676 -
Evs İbnu Evs es-Sakafi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben, Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ı bir kavmin kuyusuna gelmiş, abdest alırken
gördüm. Abdestini aldı, ayakkabılarına ve ayaklarına meshetti."
Ebu Dâvud, Tahâret 62, (160).
3677 -
Muğire (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm
mestin üst ve aşağı kısımlarını meshederdi."
3678 - Ebu Dâvud'un rivayetinde şöyle gelmiştir: "Resulullah aleyhissalâtu
vesselam mestlerinin sırtlarına meshederdi."
Tirmizi'nin bir başka rivâyetinde de böyle denmiştir.
Tirmizi 72, 73, (97, 98); Ebu Davud, Tahâret 63, (161, 165); Nesâi, Tahâret
63, (1, 62).
3679 -
Hz. AIi (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Eğer din insanın fikrine göre
olsaydı, mestin altını meshetmek, üstünü meshetmekten evlâ olurdu. Ancak ben
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın mestin üstünü meshettiğini gördüm."
Ebu Dâvud, Tahâret 62, (162).
3680 -
Bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "Hz. Ali (radıyallahu anh)'yi abdest
alırken gördüm, ayağının sırtını meshetti ve dedi ki: "Eğer ben Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ı böyle yapar görmeseydim (ayağın altını meshetmeye
daha layık düşünürdüm) dedi."
3681 -
Bir diğer rivayette de şöyle gelmiştir: "Ben, Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın ayağın üstünü meshettiğini görünceye kadar, dâima, altını
meshetmenin evlâ olduğunu düşünürdüm."'
Ebu Dâvud, Tahâret (63, 162,163, 164).
3682 -
Şüreyh İbnu Hâni anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'ya mest üzerine
meshetmekten sormaya geldim. Bana: "Sana Ebu Talib'in oğlu (Hz. Ali)
(radıyallahu anh)'yi tavsiye ederim, git ona sor. Zira o, Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte seyahatlerde bulunmuştur!" dedi. Bunun
üzerine gidip ona sordum. Şu cevabı verdi:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (mesh müddetini) yolcu için üç gün üç
gece tuttu, mukim için de bir gün bir gece tuttu.''
Müslim, Tahâret 85, (276); Nesâi, Tahâret 99, (1, 84); İbnu Mâce, Tahâret
86, (552).
3683 -
Saffan İbnu Assâl (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) yolcu olduğumuz zaman, bize mestlerimizi üç gün üç gece, cenâbet
hali dışında küçük ve büyük abdest bozma, ve uyku sebebiyle çıkarmamamızı
emrederdi."
Tirmizi, Tahâret 71, (96), Da'avât 102, (3529, 3530); Nesâi, Tahâret 98, (1,
83, 84); İbnu Mâce, Tahâret 86, (554).
3684 -
Ubey İbnu İmâre (radıyallahu anh) -ki bu Sahâbi, Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) ile birlikte her iki kıbleye namaz kılan ilklerdendir- anlatıyor:
"Bir gün Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek sordum:
"Ey
Allah'ın Resulü! Mestlerimin üzerine meshedeyim mi? ''
"Evet!''
buyurdular. Ben tekrar:
"Bir gün
mü?'' dedim.
"Bir gün!''
buyurdular. Ben tekrar:
"İki gün (olsa)?'' dedim.
"İki gün!''
buyurdular. Ben tekrar:
"Üç gün (olsa)?'' dedim.
"Evet! dilediğin kadar!'' buyurdular.''
3685 -
Bir rivayette de "..Hatta yediye kadar ulaştı. Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm), sonunda:
"Evet!
Sana uygun
geldiği kadar!" buyurdular."
Ebu Dâvud,
Tahâret 10, (158).
3686 -
Huzeyme İbnu Sâbit (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Mest üzerine meshetmenin müddeti yolcu için üç
gündür. Mukim için bir gün bir gecedir!"
(Bir başka
rivayette şu ziyade gelmiştir):
"Biz bu
müddetin uzatılmasını taleb etseydik, bize mutlaka uzatırdı.''
Ebu Dâvud,
Tahâret 60, (157); Tirmizi, Tahâret 71, (95); İbnu Mâce, Tahâret 86, (553).
ABDEST VE
GUSÜLDE KULLANILACAK SU MİKTARI
6037 -
Abdullah İbnu Muhammed, babası tarikiyle dedesi Akil'den naklediyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Abdeste bir müdd, gusle de bir sa' su
yeterlidir" buyurmuştu" dedi.
Bunun
üzerine orada bulunan bir zât Akil'e: "Bu kadar su bize yetmez" diye itiraz
etti. Akil de: "Bu kadar su, senden daha hayırlı, saçı da senden daha çok
olan zata yetti" diye cevap verdi. Burada kastettiği kimse Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm idi."
ABDESTSİZ
NAMAZ MAKBUL DEĞİL
6038 -
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselâm'ı
şöyle derken işittim: "Allah, temizlik olmadan namazı, çalınan maldan da
sadakayı kabul etmez."
ABDESTİ
MUHAFAZA
6039 -
Hz. Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdularki: "Her hususta dosdoğru istikamet üzere olun; meyletmeyin. Ama
buna güç yetiremezsiniz.
Öyleyse
bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. Kâmil mü'minden başkası abdesti
(hakkı ile) muhafaza edemez."
6040 -
Ebu Ümame radıyallahu anh, Resûlullah'tan naklen anlatmıştır: "İstikamet
üzere olun! İstikamet üzere olsanız, bu ne iyidir! Amellerinizin en
hayırlısı namazdır. Abdesti ancak kâmil mü'minler (hakkıyla) muhafaza
ederler."
TEMİZLİĞİN
SEVABI
6041 -
Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü denildi.
Ümmetinden,
görmediğin kimseleri (Kıyamet günü) nasıl tanıyacaksın?" Şu cevabı verdi:
"Ümmetim,
abdest sebebiyle alınlarında nur, kollarında nur, ayaklarında nur
taşıyacaklar (bu nurla onları tanıyacağım)."
6042 -
Humrân Mevla Osman İbni Affan radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Osman İbnu
Affan'ı oturma yerlerine otururken gördüm. Abdest suyu istedi ve abdest
aldı. Sonra da: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı oturduğum şu yerde
oturmuş, benim şu abdestim gibi abdest aldığını gördüm.
Abdestten sonra şöyle demişti: "Kim şu abdestim gibi abdest alırsa, geçmiş
(küçük) günahları affedilir."
Resûlullah
sonra şunu ilave etti: "Sakın gurura düşmeyiniz."
MİSVAK
6043 -
Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdularki: "Dişlerinizi misvaklayın. Çünkü misvak ağız için temizlik
sebebidir, Allah'ın rızasına vesiledir. Cibril her gelişinde bana misvakı
tavsiye etti; öyle ki bana ve ümmetime farz kılacağından korktum. Ümmetime
zorluk veririm diye endişe etmeseydim bunu onlara farz kılardım. Ben öyle
(ciddi) misvak kullanırım ki, öndeki dişlerimin (veya diş etlerimin)
diplerinden kazınacağı endişesine kapılırım."
6044 -
Hz. Ali radıyallahu anh buyurmuştur ki: "Muhakkak ki ağızlarınız Kur'ân'ın
yollarıdır, onları misvakla temizleyin."
|