M. Nûreddin’in Konferans konuşmasının türkçesi

Selam size deĝerli kardeşlerim!

Sözlerime başlarken evvela böyle bir konferansı hazırladıĝı için PKE’ye, daha sonra uzaktan yakından bir sürü zahmetlere katlanarak konferansta bulunmak üzere bu toplantıya gelen siz katılımcılara teşekkür ederim.

Ben çok kısa konuşmak isterim, çünkü biz buraya edebiyatı parçalamak ya da sloganlar atarak alkış toplamak için gelmedik ve bence ne sloganların ve ne de alkışların bir gereĝi de yoktur.

Bugün yeniden yüz yıllık kürd sorunu ve çözümü gündemdedir. Ve önümüzde iki yol vardır. Ya özgürlüĝümüzü alacaĝız, ya da ikinci Lozan’la yok olacaĝız! Takriben yüz yıl önce yine bir kez daha bu şekilde sorunumuz gündemdeydi ve biz fırsatları deĝerlendiremedik. Kara Lozan antlaşmasıyla memleketimiz dörde bölünerek topraklarımızda esir olarak bırakıldık.

Hepimizin malumudurki Kuzey Kurdistan siyasetinde bir boşluk vardır. Bu boşluk ise Kuzey Kurdistan kurum ve kuruluşlarının bir türlü bir araya gelememesi ve böylece Kuzey’in sesi olamamasıdır. Ama gelinen noktada hepimiz şunu çok iyi anladık:

1- Hiçbir kurum ve kuruluşun (örgüt) tek başına vatanımızı özgürleştiremiyeceĝi açıktır. Örgüt ne kadar güçlü olsa da, hatta yüz katı kadar büyüse de bu böyledir. Aynı şekilde bir tek ideolojiye baĝlı örgütlerin de şansı yoktur. Bu durum onyıllardır denenmiştir.

2- Dünyanın bu günkü durumu, işgalcı güçlerin barbarlıĝı ve ulusumuzun bu günkü konumu bize birliĝi dayatmaktadır.

Düşmanlarımız, memleketimizi işgal eden güçler bu boşluĝun farkındadırki o kadar vahşice, barbarca Kurdistan’ın Güney’ine saldırmaktadırlar. Türk devletinin bugünkü bazı idarecileri Kuzey Kurdistan’da yaşayan biz 30 milyon kürdü hiçe saymakta, hergün gözlerimizin içine baka baka Güney’e olan düşmanlıĝını açıkça ifade etmekte ve Güney’le birlikte bizi de düşman görmektedir.

Mübtela olduĝumuz başlıca iki hastalıĝımız vardır. Biri benlik (bencillik) diĝeri ise hasedliktir.

Bencillikle herkes kendi şahsiyetini ve örgütünü öne çıkarmakta, ya da kendi şahsının ve örgütünün menfaatını kürd halkının menfaatı, devletimizin menfaatı üzerinde görmektedirler. Bu kendi başına çok tehlikeli bir hastalıktır. Bir örgütün içerisinde ya da bir şahısta bu tür bencillik hastalıĝı varsa, bu gelişememenin ve güçsüz kalmanın başlıca sebebidir. Ayrıca diĝer örgütlerle birlikte çalışmaya da engel teşkil etmektedir.

Hasedlik ise hem Kuzey’deki bazı siyasi şahıslarda hem de örgütlerde kendini açıkça ortaya koymaktadır. Eĝer biz ulusal davada, memleketimiz için kendi başımıza bir şeyler yapamıyorsak, üzülerek ifade edeyimki diĝer kurumların çalışmalarını da istemeyiz!.. Onun içindirki bir çok defa bir çok toplantıda “şu partiler aramızda olmasın, biz onlarla çalışamayız, şu adam bir sorumluluk almasın, şunu sevmedim v.s.” gibi sözlerle hiçbir haklılıĝı olmayan sebeplerle birliĝimize zarar verici sözler sarfediyoruz. Amelimiz bu ama iş söze gelince doĝrusu bazılarımız çok büyük konuşur ama ne yazıkki çok küçük feri şeylerle meşgul oluyoruz. Önemli olan kürd birliĝinin oluşması ve ilerlemesidir. Bunu kim başarabiliyorsa hepimizin görevi ona destek vermektir, ona engel teşkil etmek ya da köstek olmak deĝildir!..


Çare birliktir!

Daha önceki tecrübelerimizden de anladıĝımız kadarıyla birlik olmadan sorunumuz halolmaz. Bütün örgütlerimizin bir çatı altında birleşmesi için PKE’nin kendi çerçevesini genişletmesi elzemdir. Bir örgüt ya da kurum PNK-Bakur, Dem-Kurd ya da İnsiyatif’e üye olmadan Platform’a (PKE) üye olma yolunun açılması gerekiyor.

Baĝımsız şahsiyetler (siyasetmedar, aydın, sanatkar vs.) hangi örgüt veya kurumu kendi fikirlerine yakın buluyorlarsa oraya üye olsunlar, ya da fikirsel olarak birbirlerine yakın olanlar bir araya gelip kendilerini kurumlaştırsınlar ve bu şekilde PKE’ye üye olsunlar, Platform’da yerlerini alsınlar!.

Bazı örgüt ya da kurumlardan ayrılan şahış veya gruplar da bir örgüt ya da kurum etrafında birleşerek PKE’de yerlerini alsınlar. Yeniden örgüt kurup ve bazı örgüt ve kurumları da yanlarına çaĝırarak, yeni bir oluşum ya da birliktelik adı altında mevcut birliktelikleri yıkarak kürd halkı önderliĝine soyunmaları halkımıza ve ulusal mücadelemize zarar verir. PKE bizim için elde edilmiş hazır ve büyük bir fırsattırki bu kurum birçok yurtseverimizin uzun bir zamanda yaptıkları çalışmalarının eseridir ve ancak bu duruma gelebilmiştir. Bu kurumu güçlendirmek gerek, yoksa “PKE çalışmalarını iyi yapmıyor, gelin bunu bozalım, yeni bir hareket kuralım” demenin kimseye faydası olmaz. Bu kaçıncı defadır ki Kuzey hareketleri bunu tekrarlamaktadırlar. Birini kurar, bir müddet sonra “yok bu iyi çalışmıyor, bunu feshedelim başkasını kuralım” diyerek ömrümüzü hareketleri feshedip kurmakla geçiriyoruz. İşin ilginç yanı da PKE’nin çalışmalarını beĝenmeyenler, bizzat hala üye olup çalışmaktan kaçınanlardır.

Hiç kimse küçük hesapların peşine düşmesin, hassasiyet dedikleri kirli siyasetlerini bıraksınlar, hiç kimse hassasiyetleriyle Kürd Ulusal mücadelesi yolunda hizmetlere engel olmaya kalkmasın!..

Görüyorum ki dünden beri PNK-Bakur ve Platform’u eleştirip çalışmalarından şikayetçi olanlar, mezkur kurumların bizzat üyeleri olup çalışmaya katkı sunmayanlardır. Eĝer PKE iyi bir çalışma yapamıyorsa bunun suçlusu hala PKE’de görev alamayanlar deĝildir.

Diyebilirimki belki ilk kez bu kadar örgüt, kurum ve baĝımsız şahsiyetlerden kürd insanı bir araya gelmiştir. Daha güçlü olmak için çaba sarfetmek gerek. PKE’yi dahada büyütelim, eĝer eksiklikleri varsa tamamlayalım. Ama eksiklikler vardır diye bunu feshedip başkasını kurmaya çalışmayalım.
Biz PKE’nin hizmetlerini destekliyor ve bunu önemli de buluyoruz.

Bugün, halkımız bu kadar şahsiyet, parti ve kurumun toplandıĝını biliyor. Her ne kadar biz kendimizden çok emin ve umutlu deĝilsekte halkımız bizden çok şey bekliyor ve ümit ediyor. Onların ümitlerini kırmayalım. Eĝer biz dünyanın, Avrupa Birliĝi’nin ve düşmanlarımızın bizi hesaba katmasını istiyorsak birlikte çalışmamızın gerekliliĝini bilmemiz gerekiyor. Bugün Türkiye’nin Avrupa Birliĝine olası üyeliĝi gündemdedir. Eĝer bu sefer de Kürd Halkını taraf olarak kabul ettiremezsek, pasif kalıp bu fırsatları deĝerlendiremezsek ikinci Lozan’ın tekrar hayata geçirilmesi mümkündür ve işte o zaman Kurdistan’ın tarihine kara bir leke olarak geçecegiz!..

Gün sloganlarla geçirme günü deĝildir, gelin hep birlikte elele verelim, vatanımızı özgürleştirelim daha sonra dilediĝiniz kadar sloganlarla haykırın!..

Bijî Kurd bijî Kurdistan!. deyin.

Beni dinlediĝiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım!..

26.02.2005
M.Nureddin Yekta

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir